Gizem Erhan: “Bence NFT, sanatçıların fiziksel ortamda yapamadıklarını yapabilmelerini sağlıyor ve kısıtlanmışlığı hissettirmiyor.”

Esin Hamamcı, genç sanatçı Gizem Erhan ile dijital sanat üzerine konuştu.

Esin Hamamcı, genç sanatçı Gizem Erhan ile dijital sanat üzerine konuştu.

Gizem Erhan kimdir, kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Gizem Erhan, umuyorum ki geleceğin ünlü moda tasarımcısı, görsel manipülasyon ve kolaj sanatçısı. Kendimden bahsetmek pek başarılı olduğum bir konu olmadı hiçbir zaman, çok standardım, aynı zamanda çok sıra dışı ve beklenmediğim. Henüz 20 yaşındayım ve son sınıf moda tasarım öğrencisiyim. Her parçamı duygularımın söylediği yönlere dağıtıyorum bu şekilde ilerliyorum, hiçbir zaman da yanılmadım. Sanatçı olarak görünürlüğümü netleştirip kendi farkındalıklarımı göstermeye çalışıyorum. Yaptığım hiçbir işten memnun olmayıp daha üst seviyeye çıkmaya çalışıyorum.

Çok erken yaşlardan itibaren resimle haşır neşirsiniz. 5 yaşınızda ulaşabildiğiniz her yere bir şeyler çizmeye başladınız. Resimle erken yaşta kurduğunuz bağı anlatmak ister misiniz? Sizi resim alanına çeken neydi?

Resim küçük yaşlardan itibaren hayal dünyamı fiziksel formda görmeme ve herkese bunu gösterebilmemi sağladı. Gözümü kapattığımda birçok surat, imge ve grotesk sahneler görüyordum ve bu imajları unutmaktan korkuyordum bu nedenle resme yönelmemde unutmak istememenin büyük payı var. Herhangi bir duygu patlaması yaşadığımda da duvarlara, kağıda, yazı tahtasına içimden geldiği gibi kaotik karalamalar yapardım, tabii ki ruh halime göre değişirdi bazen durağan bazen dinamik.

Liseyi güzel sanatlar bölümünde okudunuz. Birçok CNR EXPO etkinliğine katıldınız. Yeditepe Üniversitesi’nde moda tasarımı 4. sınıf öğrencisisiniz. Lise ve üniversite yıllarında yaptığınız röportaj ve moda çekimleri King Kong Magazine, Vogue USA, ID ve Year Zero gibi dergilerde yer aldı. Erken yaşta epey yol katetiniz. Geçen yaz Pera’da Bu çalışmalarınızın şu andaki işlerinize, projelerinize tecrübe anlamında katkıları nelerdir?

Sanatçı olarak bir olgunluğa eriştiğimi, aynı zamanda da hiçbir zaman bir olgunluğa erişemeyeceğimi hissediyorum. Yaptığım her iş ve bulunduğum her dergi beni bir adım daha ileri götürürken bir yandan da yeterince iş yaptığımı düşündürtüp sessizliğe bürünebilmeme sebep olabiliyor. Çok arzu ettiğim görünürlüğü bana sağlıyor tabii ki, hangi platformda kendimi ve işimi nasıl daha iyi anlatabilirim, kişide dergi yerine bir sergide sanatımı görmesi nasıl duygu değişkenliklerine yol açar, poetik bir paragrafta görseli anlatmamla kişinin sadece dijitalde görmesi arasında nasıl farklılıklar oluşabilir vesaire… Platformun önemini sıkça görebiliyorum.

Çalışmalarınızda sıklıkla serum, şırınga, oksijen tüpü, morluk, yara izi ve kelebek kozaları gibi imgeler kullanıyorsunuz. Bunların sizin için anlamı nedir?

Gelişmek, büyürken acı çekmek, başka bir forma ulaşabilmek gibi alt metinleri var bu imgelerin. İnsan öleceği güne kadar bile tam olarak kendini bulmuş olmaz, yüzyıllar boyu gelişebilir, evrimleşebilir, eğer 100 yıldan fazla yaşayabilseydik nasıl bir fiziksel forma ulaşırdık, oksijen tüpü ve kelebek kozalarına ihtiyacımız olur muydu, konuşamadıklarımız kendini vücutta morluklar olarak gösterir miydi, uzun bir yaşam sürdüğümüzden kalıcı yara izlerimiz olur muydu… Çok küçükken bunları sorgulamaya başladığım için büyüdükçe daha keskin bir görsel anlatım biçimine ulaşıyorlar sanırım.

Peki sanatınızı nasıl tanımlarsınız?

Toplumun çoğunun kapatmak ve gizlemek istediği öğeleri glamorize etmek. ‘Çirkin’ dediğimiz her şeyin estetiksel olarak ‘güzel’ ve göz boyayan bir hale dönüşmesi.

Kendimi bildim bileli reklamlarda, bilboardlarda, televizyonlarda, moda çekimlerinde güzelin özendirilmek istenen çok ucu açık bir unsur olduğunu fark ediyordum. Herkes güzel olmak ister, farkında olmasa bile toplumun himayesi altında kalır, zihninde kalıcı bir etki yaratır güzelliğe erişebilmek. Ben bu mentalitenin aynısını çirkin ve rahatsız edici formlara büründürüyorum, gizlenmek istenilenin öne çıkmasını istiyorum. Aslında komiktir ki bu da bir dayatma, insan ister istemez kendi sanatıyla bile çelişebiliyor. Sosyal statüleri yıkmak isteyen birinin bunu başardıktan sonra da sosyal statüde yer alma mecburiyetinde kalması gibi 🙂

Kendi vücudunuzda yaptığınız dijital manipülasyonlar ile de bilinen bir isimsiniz. Burayı biraz açmak ister misiniz? Kendi vücudunuzda bunu deneyimlemek sizin için nasıl deneyim?

Kendimi çoğu zaman bir insan gibi hissetmiyorum, daha çok parlak bir ışık kütlesi gibi hissediyorum, yani vücudun yokluğunu hissediyorum, bu sebeple de kendi vücudumu bir protesto olarak her fotoğrafta ya değiştiriyor, başkalaştırıyor ya da başka bir beden kullanıyorum.

Eserlerinizde sıklıkla bedeni değişim ve deforme halde görüyoruz. Sizin için bedenin farklı formlara girmesi önemli. Eti “kostüm” olarak değerlendiriyorsunuz. Bedenin bir sanat objesi olarak sanatınızdaki karşılığı nedir?

Beden, varoluşumuzun kanıtı niteliğinde olabilir, editlerle deforme olarak varlığımın farklı varyasyonlarını yaratıyorum, istediğim biçimlerde bedenimle var olup bunu sanatımın önemli bir öğesi olarak kullanıyorum. Altındaki anlam ise çıkarılması zor bir fikir değil, yaptığım şey sanatçının sahip olduğu tek şeyi istediği gibi yönetmesidir.

Sanat deneyimimizin yavaş yavaş değişti bir dönemden geçiyoruz. Artık artırılmış gerçeklik, metaverse gibi alanlarda başka boyutta bir deneyim yaşıyoruz. Siz bu değişim üzerine ne söylemek istersiniz? Eserlerinizdeki “bedenleri” meta alemde de sergileme fikrine nasıl yaklaşırsınız?

Dijital ortamda eserlerimi sergilemek fazlasıyla aşina olduğum bir metot. Sanat hangi formda olursa olsun, diğerleri gibi dijitalde varlığını sürdürerek sanatçının söylemek istediklerini bünyesinde taşıyıp verilmek istenen mesajı verebilir. Teknolojinin içine doğduğum için yeni bir şey yok gibi geliyor. Sanatını icra etmek isteyen sanatçılara ulaşılabilirlik ve görünürlük sağlıyor bahsini geçirdiğimiz platformlar.

Bu noktada NFT’ler üzerine düşüncelerinizi de merak etmekteyim. NFT’lerin sanatçılar için artıları-eksileri nelerdir? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bence NFT, sanatçıların fiziksel ortamda yapamadıklarını yapabilmelerini sağlıyor ve kısıtlanmışlığı hissettirmiyor.  Bütçe konusundan bakarsak da aynı şekilde, sanatımı fiziki bir forma erdirebilmek benim için zor, hayal gücümüzü dijital ortama daha verimli aktarabiliyoruz. Bunların dışında en bariz eksi toplumun çoğunluğu tarafından hala yeterince anlaşılamaması. Platformda çok yetenekli sanatçılar var, NFT’nin ne olduğunun anlaşılmaması hak edilen ilgiyi sanatçıyı mahrum bırakabiliyor.

Çoğu kişi için NFT’ler artık gelecek hayatımızda bir realite olarak yer alacak. Peki siz NFT’lerin hayatımızda dönüştüreceği şeyler olduğuna inanıyor musunuz? Özellikle sanat alanında…

Gerçeklik neyse sanat o yönde evrilir, sanat evrildikçe gerçekliğimiz değişir diyorum sadece 

Önceki

Aykut Mercan yazdı: Geçmişinizi kaç Ethereum'a satarsınız?

Sonraki

Ev ya da arabanızı NFT olarak satmaya hazır mısınız?

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Total
0
Share