Adem Eyüboğlu, Dijital Tanrı-Yapay Zekâ Kitabını Anlatıyor

Esin Hamamcı, Adem Eyüboğlu ile “Dijital Tanrı-Yapay Zekâ” kitabı, yapay zekânın şimdisi ve geleceği üzerine konuştu.

Esin Hamamcı

Yapay zekâ üzerine bir kitap yazma fikri nasıl oluştu?

Gazeteci kökenli bir yazar olmam dolayısıyla çok fazla araştırma yapıyor ve çok fazla kaynaktan okuma yapıyorum. Yapay Zekâ kitabının temeli de böyle bir dönemde, Dijital Kıyamet 2038 romanımı yazmaya başladığım yıllarda olgunlaştı. Teknolojiye, yapay zekaya, bilim kurgu ve fütürizm konularına çok fazla ilgim var. Doğal olarak Dijital Tanrı Yapay Zekâ kitabı da bu dürtüler işliğinde ete kemiğe büründü. Kitap 2020 yılında pandemi nedeniyle yine Yazardan Direkt Yayınevi’nden e-kitap olarak çıktı. Pandeminin bitmesiyle birlikte 2023 yılında baskıya girdi.

Gelişen teknolojiler ve cebe giren mobil iletişim, sosyal medya gibi unsurlar sanal ile gerçeklik arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor mu?

Bu sorunuza çok net bir cevap vereceğim. Sosyal medyada daha önce hiç tanışmadığımız biriyle konuşmaya başladığımızda siz sadece profil fotoğrafına ve bilgilerine bakarak kişinin kadın mı, erkek mi, yaşlı mı, genç mi, robot mu, katil mi, yoksa bir dolandırıcı mı olduğunu asla bilemezsiniz. Bu yüzden sosyal medyada gerçek ile sanal arasındaki sınır hep bulanıktır. Temel insanı duyguların yerine koyduğumuz her bir teknolojik gelişme bu bulanıklığı dijital gerçekliğe doğru götürecektir. Gerçek basitleştiğinde, dijital gerçeklik daha cezbedici hale gelecektir. Ki şu an öyle olduğunu düşünüyorum. Teknolojiye karşı değilim ama teknolojiyi bu hızla kullanmaya devam edersek, universe dünyasını terk edip metaverse dünyasına geçip yapacağız.  

Transhümanizme nasıl bakıyorsunuz?

Bu soruyu da herkesin anlayabileceği bir dille anlatmak istiyorum. Bu röportajı okuyanlara soruyorum. Sonsuz bir özgürlük ister miydiniz? Büyük çoğunluk buna evet cevabını verecektir. Transhümanizm de herhangi bir millet ya da ülke ya da herhangi bir yasakçı siyasi ideoloji ile bağdaşmaz, kısıtlamalarına girmez ve kabul etmez, bunlara öncelik haline getirmez, bireyin refahını arttırmayı hedefler. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Buradaki kritik cümle bireyin refahını artırma olayıdır. Refahı artacak bireyler büyük ihtimalle cüzdanı kabarık, ekonomik ve siyasi gücü elinde bulunduran kişilerden oluşacaktır. Transhümanizm toplumun refahını reddeder. Doğal olarak insanüstü bir yaşam için çoğunluğun mutsuzluğu gerekiyor. Bu konuya kitabımda özellikle yer verdim.

Kitabınızın bir bölümünde “Toplum 5.0”dan söz açıyorsunuz. Nedir bu?

Çok güzel bir noktaya değindiniz. Bu soru Transhümanizm ile yakından ilgili. Eğitim 5.0, endüstri 5.0, para 5.0 gibi gelişmelere toplum 5.0 da dahil edilmiştir. Bugün fazlaca duyuyorsunuz haftada 4 gün çalışma, günlük 6 saat mesai gibi kavramları. Bu söylemlerin hepsinin altında toplum 5.0 yatıyor. Yani yüzde 99’unu robotların oluşturduğu sadece yüzde 1’lik bir azınlığın refahı için çalışan bir toplumsal oluşum. İnsanların yerini robotların aldığı bir dünyaya toplum 5.0 adını veriyoruz. Ve maalesef bu dünya çok uzakta değil. Birkaç nesil sonra bu hedefe varılmış olacak.

Yapay zekâ bize ne vaat ediyor?

Bilimsel ve teknolojik çalışmalar, hep daha iyi bir gelecek umuduyla yürütülüyor. Yapay zekâ çalışmaları da bu dürtüyle yürütülüyor. Fakat bunca ilerlemeye rağmen, hala insanoğlunun iki temel sorunu çözülmüş değil, açlık ve barınma. Dünya üzerinde milyonlarca insan evsiz bir o kadar insan da yatağa aç giriyor. Size şimdi soruyorum bu kadar bilimsel ve teknolojik çalışma sonucunda yapay zekâyı geliştirmeyi başarabiliyoruz ama açlık ve barınma sorununu çözemiyoruz. Size de garip gelmiyor mu? Yapay zekâ önceki sorularda da cevabını verdiğim gibi toplumu değil bireyin refahını artırmak için geliştiriliyor. Son gerçek insanlar yeryüzünden silindiğinde geriye cyborg dediğimiz yarı insan yarı robot canlılar kalacak. Yani doğal insanı yapayı ile değiştireceğiz.   

Hangi noktalarda bizim yerimizi alacak?

Alacak sorunu için sanırım geç kaldık. Almaya başladı bile. Yapay zekâ hemen hemen her alanda insanın yerini alacak. Önce ordular dönüşecek ki dönüşüyor şu an, haber spikerleri, metin yazarları, grafik tasarım, avukatlık, doktorluk, istatistik, muhasebe, hukuk ve buna benzer çoğu mesleği artık yapay zekâ yapacak. Hatta insanların dil öğrenmesine bile gerek kalmayacak. Anlık çeviri sayesinde hangi dil olursa olsun siz her şeyi kendi dilinizde dinleyeceksiniz. Meslekler başlangıç olacak. Sonun nereye varacağını az çok herkes tahmin edebiliyordur diye düşünüyorum. 

Yapay zekâ, insan yardımı olmadan kendi kararlarını alabilir mi?

Buna biz makinenin makineyle konuştuğu bir dünya diyoruz. Yani nesnelerin interneti. Aslında bakarsanız yapay zekâ insan yardımı olmadan kendi dilini bile geliştirdi. Bugün hepimizin kullanmaya başladığı Chat GPT4 aslında kendi dilini geliştirdiği için OpenAI tarafından kapatılmıştı. Fakat bugün geldiğimiz noktada hepimiz Chat CPT4’ü sorularımıza cevap bulmak için kullanıyoruz. Bence yapay zekâ kendi kararlarını zaten alıyor. Sadece özgür kararlar alabilmesi için insan eşiğini geçmesi gerekiyor. Bunu aşması da an meselesi.

Dünyanın en büyük sanal beyin simülasyonu Spaun neyi amaçlıyor?

Bütün bu anlattıklarımızın toplandığı en son nokta bu soru oldu. Kol, bacak, kafa, göz derken taklit noktasında iş nöronlara kadar geldi. Yani Spaun Sanal Beyin Simülasyonu bu amaç için kuruldu. Beynin çalışma yönteminden ziyade düşüncelerin nasıl çalıştığına odaklanan bu proje, gerçeğine çok daha yakan sentetik yapay zekâlar üretmek için kullanılacak. Tüm bu çabaların amacı, gerçeğinden ayırt edilmeyen insan gibi düşünen, insan gibi davranan ve insansı hislere sahip robotlar üretmek. Düşüncelerin çalışma sekli çözüldüğünde karşımızdaki kişinin robot mu insan mı olduğunu ayırt edemeyeceğiz. Tüm bu sürecin tek amacı yüzde 99 robot, yüzde 1 insandan oluşan bir toplum yaratmak.

Önceki
Lorem İpsun (Sonat Ergür)

Eserleri ABD, Çin ve İngiltere'de Sergilenen Lorem İpsun ile Tanışın!

Sonraki

Power of Women'ın Yapay Zekâ Koleksiyonundan Web3/NFT Projelerine... Haftanın NFT Gündemi...

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Total
0
Share