Medya Sanatında Yepyeni Bir Adım: NOISE Media Art

Medya Sanatının ilerlemesini ve alanın büyümesini hedefleyen NOISE Media Art üzerine sanatçı ikilisi Arda Yalkın ve Hande Şekerciler’le konuştuk.

Esin Hamamcı

Hande Şekerciler & Arda Yalkın uzun süredir takip ettiğim iki isim. ha:ar olarak da bildiğimiz sanatçı ikilisi, bağımsız olarak dijital sanat ve dallarında pek çok girişimlerde bulundu. 2018’de NYC’de başlayan maceralarıyla sanat ve teknolojiyi birleştiren birçok yeniliklere imza attılar. NYC, Venedik, Milano, Londra, Miami ve İstanbul gibi dünyanın en önemli şehirlerinde sergiler açtılar. 2020’de kurdukları Piksel.’le medya sanatı alanındaki öğrencilere eğitimler, atölyeler sunup büyüttüler. NOISE Media Art’ın fikri ise şu sorudan doğuyor: “Biz olsak nasıl bir fuar hayal ederdik?” .

Türkiye’nin ilk Uluslararası Medya Sanat Fuarı NOISE, bu gibi etkinliklerin çoğalması adına ilk adım olarak görülebilir. Değişen dünyada sanat algımız ve deneyimlerimiz de farklılaşıyor. Noise, bunu hızlıca ilerletmek için birkaç ayaklı ilerleyen bir fuar. Ana fuar OI_Galleries, medya sanatı alanında aşina olduğumuz isimlerin buluştuğu alan. OI_Emerge, galeri temsili olmayan sanatçılara destek vermek amacıyla kurulmuş ve yabancı sanatçıları da ağırlamış. Fuarın en dikkat çeken yanı ise müzik kısmının unutulmamış olması. OI_Musıc, dijital sanat dediğimiz pratikte önemli bir yerde duran elektronik müziğe odaklanıyor. OI_Sonic ise tamamen ses sanatına odaklanıyor. NOISE Media Art üzerine fikrin sahibi olan Hande Şekerciler ve Arda Yalkın’la konuştuk.

Türkiye’nin ilk Uluslararası Medya Sanat Fuarı NOISE’un hikayesi nasıl başladı?

Hande Şekerciler: Her şey 2018’de NYC’de bir misafir sanatçı programına çağırılmamızla başladı. Burada birlikte çalışmaya başladık ama daha önemlisi salt rekabete dayanan ve küçük, kapalı kabilelerden oluşan Türkiye sanat yapısının bir alternatifi olduğunu keşfettik. Hem öğrenip her işi kendi başımıza çekip çevirme, hem de iş birlikleri kurarak  1+1’i 3 yapmak konusunda iyi olduğumuzu gördük. 2019’dan beri NYC, Venedik, Milano, Londra, Miami ve İstanbul’da solo sergiler açtık ve birçok uluslararası karma sergiye/fuara katıldık. İki sanatçı kitabı yayınladık. Bütün bunları yaparken hiç bir kurum ya da galeriden tam bir destek istemedik, hep bağımsız kaldık. Galeri sergilerimizin bile -neredeyse- tüm prodüksiyon işlerini, gümrüklemeden grafik  tasarıma kadar kendimiz yürüttük. CI kapsamında iki ve Fişekhane’de bir serginin fikrini bulup yaratıcı direktörlüğünü üstlendik.  2020’de Piksel.’i kurduk. Online eğitimlerle başlayan programı, üçüncü senesinde Türkiye’deki en büyük plastik sanatlar destek programlarından birisi ve en önemli medya sanatı eğitim programı haline getirmeyi başardık. Piksel. bu sene 400mt2 lik devasa bir fiziksel atölyeye sahip oldu, ve  büyümeye devam edecek. Noise fikri ise  “Biz olsak nasıl bir fuar hayal ederdik?” sorusuna cevap olarak ortaya çıktı.

Medya sanatı, konvansiyonel sanatın yanı başında dururken teknolojiyle birlikte yol almaya devam ediyor. Medya sanatını görünür kılmanın sizin için önemi nedir?

Arda Yalkın: Aslında “Medya sanatını görünür kılmak” derken çok ilkesel bir tavırla ve yüce amaçlarla yola çıkmışız gibi tınlıyor ama tam olarak öyle değil. Noise gibi organizasyonların sayısının çoğalacağı bir döneme giriyoruz, biz bunu dünyada ve Türkiye’de ilk kez yapanlardan birisi olduk. Dünya radikal bir biçimde değişiyor. Kullandığımız araçlar-teknolojiler, üzerinde konuştuğumuz konular, dünya ve birbirimizle olan ilişki kurma biçimimiz hatta bilgi ile olan ilişkimiz bile 10 sene öncesine göre bile çok farklı. Elbette sanat da değişiyor ve bu değişime sanat kurumları da uyumlanmak durumunda. Sanatçı olarak, pek çok uluslararası fuarda bulunma fırsatı yakaladık. Genel olarak gördüğümüz şey, medya sanatının hep bir tür yan etkinlik olarak görülmesi oldu. Özellikle sanat fuarlarının en büyüğünden en küçüğüne kadar neredeyse hiçbirisinde modern teknoloji ve sanat ilişkisi üzerine doyurucu bir içerik bulmak mümkün değil. Şöyle bir örnek vereyim, geçen sene Art Basel Miami kapsamında The Bass Müzesi’nde bir eserimizi sergileme fırsatımız oldu. Bu nedenle hazır oradayken, Hande ile beraber kurduğumuz Piksel.Bülten için Miami’deki medya sanatı işlerinden bazı örnekleri keşfedip yayınlamak istedik. Tam anlamıyla binlerce eser arasında 6-7 tane bulabildik! Sanat pazarı konvansiyonel sanat yapıları tarafından domine ediliyor fakat bu uzun sürmeyecek. Bizler mobil cihazlar, sosyal medya, interaktif cihazlar, AR/VR ya da yapay zeka gibi teknolojileri geliştiren ve dünyayı bunlardan önce tanıyan bir nesiliz. Bu teknolojilerin içinde doğan çocuklar (Gen Alpha) kritik pozisyonlara geldikçe ve teknoloji hayatımızda daha da kritik değişikliklere yol açtıkça sanata bakışımız da değişecek. Noise bu değişimi anlamak için ürettiğimiz bir fikir. Teknoloji ve sanat ilişkisini her yönüyle tartışmak, bu alanda bir komunite oluşturmak istiyoruz.

NOISE kaç ayaklı bir etkinlik serisi olarak planlandı? İzleyicileri neler bekliyor?

Hande: Öncelikle OI_Galleries başlığı altında ana fuarımız var. Bu butik bir fuar ama katılan sanatçıların önemli bir kısmı, medya sanatı alanında dünyaca tanınıyorlar. Her şey bunun etrafında şekilleniyor. Bizim karşı olduğumuz bir sistem var; majör sanat fuarlarında tüm etkinlikler, sanatı pazarlayan ve bunları satın alan koleksiyonerler/sanat elitleri arasında. Eğer bir galeri tarafından temsil edilmiyorsanız, zaten hiç şansınız yok. Fuarların yönetim ve uygulama kadroları arasında sanatçılar yok; teknoloji ya da teknoloji felsefesi ile ilgilenen insanlar zaten yok, ekipler çoğunlukla pazarlamacılardan oluşuyor. Bizim koyduğumuz ilk kural, çemberin tam ortasına sanatçıyı almak oldu. Tüm yönetim ekibimiz sanatçı ya da kreatif endüstrilerden geliyor. Her hareketimizi “bunun sanatçıya faydası ya da zararı ne olur” diyerek planlıyoruz. Bütün yan etkinliklerimiz ve programlarımız, sanatçıların çoğunluk olarak temsil edileceği şekilde planlanıyor.

Galeri temsili olmayan sanatçılar için hem onları ticari döngü içine sokabilecek hem de -ufak da olsa- üretim desteği ile yeni eserler üretmeye motive edecek OI_Emerge sergisini kurguladık. Katılan tüm yabancı sanatçıların Türkiye’ye gelmesi için Mey-Diageo ortaklığı ile bir fon yarattık, çoğu sanatçı Türkiye’ye gelmeye karar verdi.

Bunların her biri ileride kendi başlarına da ayakta kalabilecek hatta birer marka olacak şekilde düşünüldü. Konuşma-tartışma-sunum platformumuz Paribu tarafından desteklenen OI_Talks, bu sene medya dünyasının en önemli isimlerini ağırladı.Noise_Media Art’ın müzik programı OI_Music Powered By German Legend, ses sanatına adadığımız programımız ise OI_Sonic.  Bunların yanında eğitim programımız OI_Education, İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkıları ile bu sene Kore medya sanatınına yer verdiğimiz OI_Focus ve kamusal sanat platformumuz olan OI_Public ile dünyanın her yerinden onlarca sanat profesyonelinin İstanbul’a geldiği, İstanbul’a yayılan bir etkinlik Noise.

Kaç galeri, sanatçı ve toplam kaç eserden oluşan bir fuardan bahsediyoruz? Eserlerin tekniklerinden bahsetmek ister misiniz?

Arda: Ana fuarda 17 galeri 70 sanatçının eserlerini sergiledi. Diğer sergiler, performanslar ve konuşma programlarıyla 120’nin üzerinde sanatçı ve sanat profesyoneli Noise’a katılmış oldu.

Elbette fiziksel eserlerin nakliyesi, gümrüklemesi çok ciddi bir sorun ama buna rağmen içeriğin sadece ekran bazlı eserlerden oluşmamasına önem verdik. Jeneratif eserlerden animasyona, el çizimlerine, interaktif işlere, heykellere hatta robotik performanslara kadar uzanan geniş bir yelpazede eserler gördük.

NOISE OI Musicte bizleri neler bekliyor? Müziği hangi tür ve yönleriyle öne çıkarıyor?

Arda: Bu komponent bizim için çok önemli. Dar anlamda “müzik” ve daha geniş anlamda “ses” medya sanatının vazgeçilmez bileşenlerinden birisi. Elektronik müzik kültürü, dar anlamıyla “dijital sanat” dediğimiz pratiğin oluşmasında çok büyük bir etkiye sahip. Tabii, plastik sanatlarda şikayet ettiğimiz ultra-ticarileşme durumu, maalesef elektronik müzikte de geçerli. German Legend’ın büyük desteği  ile oluşturulan program, elektronik müziğin ana akım olmayan tarafına ve köklerine uzanıyor ve bu nedenle benzersiz.  OI_Music, bana göre, bir konser serisinden ziyade bir sanat etkinliği. Dans edebildiğimiz ve eğlenebildiğimiz ama deneysel, entelektüel tarafı yüksek bir müzik ve onlara eşlik eden inanılmaz görseller… The Bug, Flowdan, Michael Rother, Andy Stott ve Wolfgang Voigt gibi elektronik müziği şekillendiren dehalardan bahsediyoruz. Bahsetmeden geçemeyeceğim başka  konu ise Voigt ve dünyaca tanınan sanatçımız Ali M. Demirel’i Noise için bir araya gelmeye ikna etmemiz. İkili bizim prodüksiyonumuzla, İstanbul için tasarlanan özel bir içerik ile kollektif bir performans yaptı. OI_Music’de de özellikle sesin görselleştirilmesi üzerine eğitim programları düzenledik. Örneğin dünyada en çok kullanılan interaktif/jeneratif çıktı üreten yazılımlardan birisi olan Touch Designer’ın geliştirme ekibini yöneten Markus Heckmann 6 saat süren müthiş bir eğitim verdi. Ali M. Demirel performans sırasında kullandığı dev ekran ve gerçek ekipmanları ile pratiğini anlattı. 

Yine SONIC bölümü de sese odaklanıyor. Medya sanatında ses kısmı nasıl ayrışıyor?

Arda: Ses sanatı ve müzik arasındaki ilişki biraz karmaşık aslında. Müzik genellikle melodi ve armoni ile ilişkilendirilirken, ses sanatı daha çok doku, tını ve dinamikle ilgilidir. Ses sanatı, ses manzaraları ve atmosferler yaratmak için kullanılır. Öte yandan müzik, mesajını iletmek için genellikle geleneksel formlara ve yapılara dayanır. Ses sanatı, yaratıcı ifade için bir araç olarak sesin potansiyelini araştıran sanatsal bir uygulamadır. Ses heykellerinden enstalasyonlara, performanslara hatta ses kayıtları üretmeye kadar uzanabilir. Müzik ise vokal veya enstrümantal sesleri güzellik ve uyum üretecek şekilde bir araya getirme sanatıdır.

OI_Sonic tamamen ses sanatına odaklanıyor. Bu pratik Türkiye’de  -neredeyse- tamamen görmezden geliniyor. İTÜ bünyesinde faaliyet gösteren ve tüm dünyada saygı ile bahsedilen Miam ile bir iş birliği yaptık ve 20-21 Ocak tarihlerinde tarihi Yeldeğirmeni Sanat binasını bir ses kanvası haline getirdik. Gökhan Deneç ve Sinan Kestelli’nin kürasyonu ile 20’ye yakın sanatçı, iki gün boyunca akustik, elektronik ve elektro-akustik performanslar ve atölye çalışmaları ile ses sanatının çeşitli alanlarına odaklandılar.

Arda Yalkın ve Hande Şekerciler, Fotoğraf: Arda Yalkın

Fuar için nasıl dönüşler aldınız ve seneye bizleri neler bekliyor?

Hande: Beklediğimizin üzerinde bir pozitif bildirim aldık diyebiliriz. Bir kere, hem sanat severler hem de sanat profesyonellerinden aldığımız yorumlar, kürasyonlu, davet usulüyle bir seçki yapmış olmanın çok doğru bir karar olduğunu bize göstermesi açısından çok kıymetli. Biz galerilerden önce sanatçılar arasında bir seçim yaptık ve onlardan galerilere ulaşarak aslında dolaylı olarak bir kürasyon yapmış olduk. Bu yüzden fuarın tamamı birbiriyle konuşan, sanat tarihindeki önemli köşe taşlarını temsil eden isimlerle daha genç güncel, zamanın öncülerinin bir arada gösterildiği kapsamlı bir sergi oldu. En çok duyduğumuz şeylerden biri “çok taze, ferah yeni yorumlara ve fikirlere açık bir sergi gördük” oldu. Bu tavrı sürdürmek niyetindeyiz. Seneye genel olarak tüm etkinliği ufak tefek format değişiklikleriyle, tek bir mekanda bir arada olacak şekilde kurguluyoruz. İzleyicinin sabahtan akşama kadar sergiden, konuşma programına, atölye çalışmalarından, Sonic performanslarına ordan da AV performanslar izleyebileceği bir geceye devam edebileceği bütünlüklü bir deneyim tasarlıyoruz.

Önceki

Nergiz Yeşil: “İnsanlar ve yapay zeka arasındaki ilişki ve etkileşim, yeni perspektifler ve fikirlerin ortaya  çıkmasına olanak tanıyabilir.”

Sonraki

Fikrî Mülkiyet Hukuku Odağında NFT Eser ve Orijinalite

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Total
0
Share