Işıl Ezgi Çelik: “İmaj yüklü çağdaş küresel kültürde görsel sanatların anlamını sorgulamak istedik.”

Esin Hamamcı, Galatasaray Üniversitesi’nde başlayan, 16 sanatçının 43 eserine yer veren “Apparatus” sergisinin küratörü ve yaratıcı edim ile pazar ilişkisi üzerine düşünen felsefi bir sanat kollektifi CapitArt’ın kurucu direktörü Işıl Ezgi Çelik ile konuştu.

Işıl Ezgi Çelik

Esin Hamamcı, Galatasaray Üniversitesi’nde başlayan, 16 sanatçının 43 eserine yer veren “Apparatus” sergisinin küratörü ve yaratıcı edim ile pazar ilişkisi üzerine düşünen felsefi bir sanat kollektifi CapitArt’ın kurucu direktörü Işıl Ezgi Çelik ile konuştu.

Selcuk-Artut-Geomart-ut-6
Selçuk Artut-Geomart-ut

Apparatus”un hikâyesi nasıl başladı? CapitArt ve Galatasaray Üniversitesinin yolu nasıl kesişti?

Ben CapitArt’ın kurucu direktörüyüm ve Galatasaray Üniversitesi Felsefe bölümü 2009 yılı mezunuyum. Felsefe okuduğum dönemde de sanat ve tasarıma ilgim vardı ve GSÜ İletişim Fakültesi’nin Tasarımhane’sinden ders alıyordum. O dönemki tasarım hocamız Özgürol Öztürk, beni yaratıcı endüstrilerde çalışmam için cesaretlendirdi. Daha sonra doktoramı Japonya’da sanat üstüne tamamladım ve dünyanın Paris, Mumbai, Yangon, Tokyo gibi çeşitli merkezlerinde sanat ve tasarım üstüne hem akademide hem de sanat küratörü olarak endüstride çalıştım. Son birkaç yıldır Londra’da yaşıyorum ve CapitArt’ı yönetiyorum. Başka bir dönemde Tasarımhane’de çalışmış olan akademisyen ve multimedya sanatçısı İrem Çoban’la Londra’da birlikte çalıştığımız bir sergi projesinde tanıştık ve onu izleyen süreçte çeşitli projelerde yollarımız kesişti. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi bu yıl 17.si düzenlenen Teknoloji ve İletişim Günleri’nde dijital sanatları konu edinmeye karar verdiğinde bu alanda çalışan mezunları olarak bizimle iletişim kurdu ve böylece Tekil 17 programını ve Apparatus sergisini ortaya çıkaran çekirdek ekip kurulmuş oldu. İletişim Fakültesi Dekanı Kerem Rızvanoğlu’nun ve fakültenin diğer üyelerinin bugün dijital sanatların iletişim bağlamında, dolayısıyla bir iletişim etkinliğinde tartışılması gerektiğini görüp bu etkinlik çerçevesinde bir de dijital sergi düzenlenmesini istemeleri bizim için son derece heyecan vericiydi. Apparatus’un bünyesinde düzenlendiği Tekil 17 programında benimle birlikte Bager Akbay, Esra Özkan, Devrim Danyal, Ebru Yetişkin Doğrusöz, Murat Fırat ve Gözde Mutluer gibi akademide, sanat endüstrisinde ve sanat alanında dijital sanat üzerine çalışan isimler konuşma yapacak; dijital sanatların farklı boyutlarını ele alacağız.

Ece-Temelkuran-Dandelions

Apparatus”ta hangi sanatçıların eserleri yer alıyor? Kaç eser var? Sanatçıları seçerken öncelediğiniz teknikler var mıydı?

Apparatus sergisinde ANIL A. BRUG, ATAY İLGÜN, ATİLLA ERKMEN, ATIL ALTAŞ, BACKTOPOINTS, BERNA KILIÇOĞLU, BALKAN KARIŞMAN, ECEM DİLAN KÖSE, ECE TEMELKURAN, HAKAN SORAR, İREM ÇOBAN, MURAT FIRAT, ÖZKAN DURAKOĞLU, SELÇUK ARTUT, TÜLAY PALAZ, UMUTCOCLN’den oluşan 16 sanatçının 43 eserine yer verdik. Dijital çizim, 3D tasarım, yapay zeka, dijital kolaj, fotoğraf, videografi gibi farklı tekniklerle çalışan yerel sanatçılarla çoğulcu bir sergi tasarlamak istiyorduk. Bu nedenle akademisyenler, performans sanatçıları, politik sanatçılar, LGBTQ+ sanatçıları, NFT sanatçıları gibi farklı sanatsal pratikleri olan tanınmış ve tanınmakta olan sanatçıları içeren bir seçki hazırladık.

Atil Altas-Clean Alternatif
Atil Altas-Clean Alternatif

Apparatus”taki sanatçıları birleştiren ortak tema nedir?

Apparatus sergisi ile imaj yüklü çağdaş küresel kültürde görsel sanatların anlamını sorgulamak istedik:

Imajlar ne işe yarar? Bize ne anlatırlar? Dünyayı mı temsil ederler yoksa başlı başına bir dünya mıdır imajlar? Bugün İmajın Hükümdarlığı’nda görsel sanatlar nerede duruyor? Bugün her şey sanat mı yoksa sanat dünyadan tamamen çekildi mi?

Dijital ‘apparatus’un keşfiyle gelen iletişim devrimiyle insanın düşünme ve dünya içinde yolunu bulma biçimleri, ve dolayısıyla sanat da, ciddi biçimde değişti. Flusser’e göre apparatus zeki bir makine gibi iş görür ve sanatçıyı kendi yapısal limitlerine boyun eğdirerek yaratıcı özgürlüğü daha da sorgulanır hale getirir. Sanatçı apparatusun gücüne nasıl karşı koyabilir? Bugün maddesel olmayan yeni bir sanatın doğuşuna mı tanık oluyoruz, yoksa aparatusun tahakkümü altına girmiş bir sanata mı?

Ecem Dilan Köse-Human

Kültür devriminin eşiğinde olduğumuz, teknolojinin gelişimiyle artırılmış gerçeklik, metaverse gibi kavramları konuştuğumuz bir evreden geçmekteyiz. Siz bu yeni gelişimlere nasıl bakıyorsunuz? Sizce sanat tarihinde nasıl bir dönüm noktası?

Kültür devrimi hem çok güçlü hem de çok yerinde bir ifade. İçine doğduğumuz sanat tarihi ve sanat felsefesi maddi bir sanatın tarihi ve felsefesiydi. Bugün ise iletişim teknolojilerinin getirdiği bu kültürel devrimin eşiğinde artık maddesel olmayan bir sanatın olanaklarını sorguluyoruz. Sanatın hem üretim hem de deneyimlenme biçimi yani anlamı değişiyor biraz daha. Bir yandan bir paradigman çöküyor ve bildiğimiz her şeyin anlamı dönüşüyor, diğer bir yandan ise bir düşünce rejimi değişirken serbest kalan yaratıcı enerjiler sanata yeni ve çok boyutlu bir alan açıyorlar. Flusser’in birkaç on yıl önce ifade etmiş olduğu gibi teknik imajın hakim olduğu tarih sonrası bir dönemde yaşıyoruz ve bu yeni çağ yeni bir sanat ve yeni bir sanat felsefesiyle anlaşılmayı talep ediyor.

Hakan Sorar-Cycle

Peki biraz CapitArttan bahsedelim mi?  Nasıl başladı ve hangi motivasyonla yola çıktı? Sanırım önce Tokyo, sonra Mumbai ve şimdi ise Londra merkezli olarak yoluna devam ediyor.

CapitArt yaratıcı edim ve pazar ilişkisi üzerine düşünen felsefi bir sanat kollektifi olarak Tokyo’da ortaya çıktı. Daha sonra merkezimizi Mumbai’ye taşıdık ancak oradaki varlığımız küresel salgın dolayısıyla yalnızca birkaç yıl sürdü. Son iki yıldır Londra’da faaliyet gösteriyoruz. Her ne kadar sanat dünyası, özellikle dijital sanat dünyası, bir ölçüde küresel olsa da fiziksel ortamdan bir kopma söz konusu değil. Hala yaşadığımız şehirler ve coğrafyalar sanatla kurduğumuz ilişkide büyük ölçüde belirleyici. Londra sanat dünyası Tokyo ve Mumbai’ninkinden çok farklı. Londra kapitalin ve bir kapital stoğu olarak da kabul gören sanatın en canlı merkezlerinden. Buradaki dinamikler, sanat pazarı çok daha rekabetçi olduğu için capitArt gibi özellikle sanatçılar ve sanat alanında düşünen ve çalışan herkes için eşitlikçi ve çoğulcu bir örgütlenme modeli deneyen organizasyonlar için çok daha zorlayıcı ancak aynı ölçüde şaşırtıcı ve geliştirici. Biz bugün kültürel bir devrimin eşiğinde sanatın yeni perspektifler sunan ve yeni anlam katmanları açan karakterinin zorunlu olarak politik olduğunu düşünüyoruz ve bu dönüştürücü gücün pazarla ilişkisini sorunsallaştırmak istiyoruz. Kollektifin Bagoto’dan Tokyo’ya, Paris’ten Jakarta’ya dünyanın farklı yerlerinde üyeleri var ve hem dijital hem fiziksel sergiler ve sanat etkinlikleri aracılığıyla hem merkezdeki hem de dünyanın başka bir ucundaki sanatsal pratikleri bir araya getirmek için çalışıyoruz birlikte. Bugün sanatın farklı anlamlarını ve yüzlerini görünür kılmaya, farklılıklar arasında diyalog kurup yaratıcılığa biraz daha özgür bir alan açmaya çalışıyoruz.

CapitArt  çerçevesinde bizleri bekleyen yeni projeler var mı?

Sırada TheWrongBiennial için hazırladığımız Desiring Machine hibrit (metaverse ve fiziksel) sergi var. Bu sergi metaverse’de ulaşılabilir olacağı gibi Londra’da ve Brüksel’de iş birliği yaptığımız DAO (merkezsiz otonom organizasyon)’lar, alternatif galeriler ve sanat alanlarında fiziksel sergi formatında da deneyimlenebilecek bu yaz döneminde. Bu sergi için açık çağrıyla sanatçılara ve küratörlere ulaşmaya çalışacağız önümüzdeki haftalarda. Bu sergi ve onu izleyen diğer çalışmalarımızla dünyada iş birliği yaptığımız çeşitli araştırma enstitüleri, akademisyenler, sanatçılar, ve sanat alanlarıyla birlikte sanatın bugün ne demek olabileceği üzerine söylem üretmeye ve sanat pazarında alternatif yaratıcı organizasyon modelleri denemeye devam edeceğiz.

Önceki

Times Square'da Türkiyeli Bir Sanatçı: Cansu Altun'la Tanışın!

Sonraki

Yapay Zeka Nereye Gidiyor?

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Total
0
Share