Ekmel Ertan: “Teknolojiler sanat deneyimimizi dönüştürmeye, bir yandan da sanat üzerinden bizi disipline etmeye devam edecek.”

Esin Hamamcı, Piksel. | O’art Yeni Medya Misafir Sanatçı Programı mezunlarının karma sergisi “Yumuşak Disiplin” üzerine küratörü Ekmel Ertan’la konuştu.

Esin Hamamcı

Plastik sanatların her alanından genç sanatçılara ve sanatçı adaylarına dijital sanatların türlerini, üretim yöntemlerini, arkasındaki teknolojileri ve düşünce yöntemlerini anlatmak; nihai olarak dijital teknolojiyi anlamalarına ve iş akışlarına dahil etmelerine yardım etmek için tasarlanmış bir eğitim, destek ve komünite oluşturma programı Piksel. | O’art Yeni Medya Misafir Sanatçı Programı mezunlarının karma sergisi “Yumuşak Disiplin” yeni sanatçılara alan açıyor. Sergi üzerine küratörü Ekmel Ertan’la konuştuk.

Piksel. | O’art Yeni Medya Misafir Sanatçı Programı mezunlarının karma sergisi “Yumuşak Disiplin”in hikâyesi nasıl başladı?

Piksel | O’art 2023 dönemi katılımcı sanatçılarının belirlenmesi sürecinde jüri üyesi idim. Sanatçılarla yakalşık bir yıl önce karşılaşmıştım. Program gereği eğitim sürecinin sonunda sanatçılar üretim sürecine geçtiğinde ki bu da yaklaşık serginin açılışından altı, yedi ay önce idi. Piksel’den sergiyi kürate etmek için teklif aldım. Bu sanatçılarında katıldığı bir süreç olduğu için mutlulukla kabul ettim ve sanatçılara kürasyonu birlikte çalışarak yapmayı önerdim. Bu benim daha önce de yaptığım ve kolektif kürasyon dediğim bir süreç.  Birlikte çalışmaya başladık. Altı ay boyunca bazen haftada 3 kere buluşarak birlikte uzun zamanlar geçirdik. Ne yapmak istediğimizi, her birimizin ilgi alanları ve pratiklerini konuştuk, tartıştık ve işleri geliştirmeye başladık. Benim için çok keyifli ve öğretici bir süreçti, sonunda Yumuşak Disiplin sergisi ortaya çıktı.

Ekmel Ertan

Neden “Yumuşak Disiplin”? Disipline etmenin önemi sergide nasıl öne çıkıyor?

Kolektif kürasyon sürecinde, hem bizi buluşturan zemin (Piksel) gereği hem de güncel teknolojiler ve güncel problemlerle ilgili olduğumuz için elbette dijital teknolojiler üzerine çok konuştuk. Aslında sergiye temel olan fikir İmelda’dan çıktı. Kendi araştırması ile ilgili olarak kullandığı kalıp ”teknolojinin nesneyi disipline etmesi” hepimizin tekrarladığı cümlelerden biri oldu. Ben de başlığı ve küratöryal metni bu temel üzerine belirleyip yazdım. Zira sanatçılar esasen dijital formasyondan gelmiyor, dijital teknolojiler ve sanat ilişkisi üzerine hem kavramsal hem pratik olarak ilk defa- en azından bu yoğunlukta- düşünüyor ve çalışıyorlardı. Dijital hayatlarımızın biz(ler)i nasıl dönüştürdüğünün elbet farkında idiler ama dijitali bir sanat mecrası olarak ele alıp yeniden düşünmek, yeni pratikler geliştirmek durumunda kalınca nesneyi (belki sanat nesnesini de) nasıl disipline ettiğini, ve aslında teknoloji ile ideolojinin nasıl iç içe geçmiş olduğunu hep beraber bir kez daha farkettik. Yumuşak Disiplin tam da dijital teknolojilerin, -görünürde- hiç bir zor uygulamadan, rızamızla, üst-yapısal olarak (bu anlamda soft) bizi yani toplumları nasıl kendi -arkasındaki ideolojinin- disiplinine sokmaya çalıştığını ele alıyor ve dijital teknolojilere dair sorular sorup, başka bir yaklaşımın ya da yaklaşımların mümkünlüğünü sorguluyor. 

2007’den bu yana sanat ve teknoloji bağlantılı birçok Avrupa Topluluğu destekli uluslararası projenin yerel koordinatörlüğü veya yöneticiliğini yaptınız. Bu açıdan “Yumuşak Disiplin”, çağdaş sanatın bir alanı olarak dijital sanatta yeni yönelimleri takip edebileceğimiz bir sergi. Web3, yapay zeka, NFT, VR gibi teknolojiler sanat deneyimimizi dönüştürmeye başladı. Sizce bunlar trend mi yoksa kalıcı değişimlerin başlangıcı mı?

Ürettiğimiz teknolojiler hayatımızı değiştiriyor ve elbette sanatı da. Sanat hayatın bir yansıması. Yeni medya sanatı diye andığımız alanın tarihçesi 50’lere kadar gidiyor ama biz yeni medya sanatını yaygın bir biçimde ve yeni medya sanatı adlandırması ile 80’lerden sonra yani dijital teknolojiler yaygınlaştıktan sonra görmeye bilmeye başladık. Ama 80’lerden bu yana da teknolojiler de değişmeye (gelişmeye?) ve yaygınlaşmaya devam ediyor. Şimdi 80’lere göre dijital teknolojileri kullanarak çok daha fazla sayıda sanat eseri üretiliyor. Bunlara tümden yeni medya sanatı demek mümkün değil ama dijital sanat diyebiliriz. Dijital sanat bugün çağdaş sanat dediğimiz alanı dolduracak, onun yerini alacak, almakta. Sadece teknoloji kullanımı açısından değil, konuları bakımından da. Bir yandan teknoloji güzellemeleri artmaya ve alanı kaplamaya devam edecek, öte yandan da yeni medya sanatı geleneğinin devamı eleştirel işler üretilecek. Teknolojiler sanat deneyimimizi dönüştürmeye, bir yandan da sanat üzerinden bizi disipline etmeye devam edecek. Teknolojiyi yücelten yeni ilginç ve güzel görüntülere daha fazla ihtiyacımız yok. Teknolojiye dair, tekno-çözümcülüğe dair, platform kapitalizmine dair eleştirisi olan ve bunu -ki başka türlüsü bence mümkün de değil- teknolojiyi medyum olarak kullanarak yapan sanatçılara ihtiyacımız var. Zira teknoloji ile veya değil, sanatın toplumsal rolü adil olmayan bir dünyanın araçlarıyla güzellemeler yapmak değil, adil ve iyi bir hayatın olanaklarını göstermektir.


Beyza Dilem Topdal-Kuluçkahane

Sergi, teknolojiyle bedenlerimizin, zihnimizin ve toplumsal varlığımızın nasıl bir dönüşüme maruz kaldığını sorguluyor. Eserler de bedensel olarak dijitalize edilmiş eserleri deneyimleyebileceğimiz imkanlar sunuyor. Bu interaktifliğin önemi sizce nedir?

İzleyici ile etkileşim sergideki tüm eserlerde değil ama çoğunda var. Bu hiçbir eserde bir eklenti değil, anlatının bir parçası, eserin medyumu, malzemesi. Tuvalde renk, form vs. ne ise bu eserlerde de etkileşim o. Benzer şekilde kullanılan teknolojiler de öyle AI gibi. ama artık o kadar çok katman var ki düz bir metafor işlev görmüyor. Artık sanat başka, sanat eseri de. Daha katmanlı, daha derin -elbette iyi bir sanat eseri öyle. Ama bu katmanlılık anlaşılmaya, izleyici ile iletişim kurmaya engel değil tersine kolaylaştırıcı, genişletici.

Sergide hangi sanatçıların toplamda kaç işiyle karşılaşıyoruz?

Sergide 9 sanatçının toplam 10 işi var.

İmelda Kuyumca-İsimsiz

NFTIFY, dijital sanat alanında üretilen eserleri inceleyen bir site olarak bu alanda NFT’lerin rolü sizce nedir diye sormak isteriz. 

NFT sanat alanında iki biçimde önemli oldu. Birincisi sahiplik belgesi olması ve eserin hareketinin kaydını tutması önemli ve taraflar arasında (eserin üreticisi, eserin sahibi ve eserin kullanıcısı -izleyici- arasında) yeni bir ilişki biçimi öneriyordu. Bu bir anlamda bugün Müyap vb telif haklarını korumaya çalışan platformların dijital üretimler için otomatikleşmesi demekti. Ne kadar yaygınlaşabilir, tarafların ne kadar işine gelir, öte yandan dijital olmayan işlerde ne kadar etkin kullanılabilir, göreceğiz ama bu pek yakında olmayacak.

İkincisi ise “NFT sanatı” diye bir heyecan yükseldiği sıralarda dijital olarak üretilen görsel işlerle yeni tarzlara ve özellikle yeni sanatçılara görünürlük sağlaması ile oldu. Bu sanat dünyasını bir anlamda demokratikleştirdi en azından bunun ipuçlarını verdi ama eninde sonunda illüstratörlüğün ötesine geçebilen ve üretimine devam edebilen pek az sanatçı bırakarak pek çabuk da geçti gitti. Pek çok sanatçının -ya da tasarımcının- hızlı para kazanma heveslerini de kursaklarına dizerek. “NFT sanatı” dediğimizde, bir akım olarak o NFT’nin yükseliş dönemini kastediyor olabiliriz, ki ciddi bir inceleme konusu da olsa gerektir; bazı durumlarda block-chain ve NFT teknolojisini medyum olarak kullanan pek az sayıdaki yeni medya işini de  kastediyor olabiliriz, NFT platformlarında -bir tür galeri yerine- sergilenen işler toplamını kastediyor olabiliriz ya da NFT teknolojisini kullanan bir grup sanatçının tarzını veya tarz çeşitliliğini kast ediyor olabiliriz ama, NFT saydıklarımın dışında kendi başına bir sanat türü değil. Esasen benim için NFT sanatı balonu kripto paraya değer kazandırma faaliyeti idi, ne kadar işe yaradı bilmiyorum. Bir yandan da sanat alanında da var olan para aklama işi için yeni bir mecra oldu. Ama o balonu bir yana bırakırsak  -sanıyorum o dönem geçti ve geri gelmeyecek-, elbette platformlar var olmaya devam edecek ve hem üreticisi hem alıcısı bakımından belki bugünün sanat pazarından çok daha demokratik bir pazar oluşturmaya devam edecek.

Önceki

MAMUT LIMITED: Mamut Art Project’in Yeni Platformu Sanatseverlerle Buluştu

Sonraki

Piksel. | O’art Yeni Medya'nın "Yumuşak Disiplin" Sergisinin Sanatçıları Anlatıyor

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Total
0
Share