Ümit Alan’la Söyleşi: NFT, Yapay Zekâ, ChatGPT Üzerine Konuşmalar

İlker Cihan Biner, Ümit Alan’la dijital dünyanın geleceği, ChatGPT, NFT ve yapay zekâ üzerine konuşuyor, kavramları mercek altına alıyor.

İlker Cihan Biner

Ümit Alan’ın dijital dünyayla ilgili yazılarını özellikle takip eden biriyim.

Yazar NFT, Metaverse, ChatGPT gibi güncel mevzuları takip etmekle kalmayıp bu yeniliklerle ilgili özgün bir bakış açısı koyuyor.

NFTIFY sayfalarında bu kez Ümit Alan’ı ağırladım.

Onunla NFT, yapay zekâ, ChatGPT üzerine konuştum.

Söyleşiye bağlanalım.

‘Her şeye hemen atlamayanlar okumasın’* başlığıyla bir yazı kaleme aldınız. Metninizde özellikle NFT krizinden bahsediyorsunuz. Sizce NFT moda mıydı?

NFT bir moda değildi ama fırsatçılık her zaman moda ☺. NFT, dijital ortamda önemli bir açığı giderdiğini düşündüğüm faydalı bir teknolojiydi. Ancak her yeni altyapı teknolojisinde olduğu gibi ilkin etrafında bir fırsatçılık halesi belirdi. Spekülatif bir piyasadan ibaret görülmeye başlandı.

Teknoloji piyasası böyle hype’lara alışkındır. Yaygın internetin ilk yıllarındaki Dot.com balonunu hatırlayalım. Dot.com’lar bir modaydı diyemeyiz sonuçta ama moda gibi algılandıkları bir dönem oldu. Böyle bir dönemin sonunda da kendini keriz gibi hissedenler olmuştur. İşin bu kısmının NFT teknolojisini geliştirenlerin bir sorunu olmadığını düşünüyorum.

“Yere düşen altın değer kaybetmez” diye bir vecize vardır. Bu açıdan değerini kaybedenin NFT teknolojisi değil, onun üzerinden yükselen fırsatçılık trendi olduğunu düşünüyorum. Amacına uygun olarak kullanıldığı sürece de değerli kalmaya devam edecek. Dijital ortamda bir sahiplik ve benzersizlik kanıtı olacak bir veri birimine ihtiyacımız var sonuçta.

Yapay zekâyı anlamak için aşure kaynatın demiştiniz. Aslında insanın teknoloji ile olan ilişkisinde aşure misali hep bir karmaşa var. Siz bu anlamda yapay zekânın konumuyla ilgili çatışma ya da kaosu mu işaret ediyorsunuz?

Yapay zekâ epey uzun süredir çok faydalı uygulamalarıyla hayatımızda. Hiç farkında olmadan alıştığımız versiyonları var. Bugün bir yerden bir yere navigasyon programı kurmadan gidemeyenler şoförler biliyorum. O da bir tür yapay zekâdır; hem trafikten kaçırıyor hem de en kısa rotayı kullanıyor. Bir bakıma trafiği kaostan kurtarıyor.

Ancak araç sayısı kontrolsüz biçimde artarsa, bir zamanlar trafikten kaçmak için kaçılan sokaklar da tıkanır. Ana arterlerle birlikte yan arterler de tıkanırsa kaos kaçınılmaz.

Burada yapay zekâ işini yapıyor sonuçta ama insanlığın da bunu planlayıp düzenlemesi gerek. “Neden Türkiye’nin önemli bir bölümü İstanbul’da yaşıyor?” sorusu ile “Yapay zekânın sonu kaos mu olacak?” sorusu aynı türden sorular aslında.

Üretken yapay zekâya gelirsek, iki uçtan tartışmamız gerek. Birincisi varoluşu, ikincisi sonuçları. Varoluşu dediğim şu: Bu araçlar, hangi veriyle eğitiliyorlar? Bu eğitim çalışması sırasına kullanılan verinin telif hakkı nasıl düzenlenecek? Kişisel verilerimiz üzerinden işleniyorsa, bunların güvenliği nasıl sağlanacak? Dünyada bununla ilgili davalar artıyor.

Sonuçları ise, üretken yapay zekânın endüstride kullanımı arttıkça oluşan işsizlik riski nasıl karşılanacak? Evrensel Temel Gelir, yani insanlara çalışmadan temel bir gelir ödeme fikri, daha sık telaffuz edilmeye başlandı ama bunun sınırları muğlak. Ayrıca her yeni teknoloji gibi o da yeni işler yaratacaktır. Bu alanı teknolojiyi üreten ülkeler düzenleyebilir de sadece kullanan ülkelerin durumu ne olacak? Aradaki makası açan bir dönüştürücü teknolojiyle karşı karşıyayız çünkü. Bu ihtimal, uluslararası ilişkiler, diplomasi ve yeni ilişki biçimlerini zorluyor. Diğer yandan unutmayalım ki, yapay zekâ teknolojileri, silah sanayiini de bambaşka bir yere götürüyor. İnsanlık yıkım ve öldürmede bambaşka bir seviyeye ulaşıyor. Tam bu nedenle umutsuzluğa kapılacak gibi olurken yapay zekânın tıp teknolojilerinde tedavi ve önleyici süreçlerdeki ilerlemesi umutları tazeliyor. Tüm bu çelişkilerde teknolojiden ziyade onu nasıl ve ne amaçla kullanacağımız sorusu beliriyor. Bu da kıt kaynakların paylaşımı ve uluslararası politikayla ilgili. Çünkü örneğin deniliyor ki, yapay zekâ çalışmalarını sınırlarını belirleyen bir yasal düzenleme olana kadar durduralım. Dünyanın bir kutbu durdurdu diyelim, diğer kutbu çalışmaya devam ediyor. O zaman ne olacak? Bu teknolojiyi barışçıl ve insanlığa faydalı olarak kullanmak için de uluslar üstü kurum ve mutabakat anlaşmalarına ihtiyaç var. O açıdan geçiş aşamasındayız ve bu bir süre kaos yaratabilir diye düşünüyorum.

Ümit Alan

Üretken yapay zekâ ile interaktif yapay zekâ arasında ne gibi farklılıklar var?

İnteraktif yapay zekâ, üretken yapay zekânın bir sonraki aşaması. Bu da daha kişiselleştirilmiş bir yapay zekâ deneyimiyle ilişkili. Deep Mind Kurucu ortağı Mustafa Süleyman’ın basit tanımlamasını seviyorum:

“Yapay zekânın ilk aşaması sınıflandırmaydı, derin öğrenmeyle bilgisayara giren çeşitli türdeki veriyi sınıflandırmak üzere eğitebileceğimizi gördük” diyor. İkinci aşaması da şu an içinde olduğumuz, sınıflanan bu verileri kullanarak yeni veriler ürettiğimiz üretken aşama. Süleyman’ın bundan sonraki aşama dediği aşamaysa, interaktif aşama. Buna göre geleceğin ara yüzü “konuşma” olacak. 

Ancak burada kritik eşik şu. Kişiselleştirme. Bu cihazlarla doğal akışında konuşmak için de kişiselleştirmemiz gerekecek.  OpenAI’nin iki hafta önceki lansmanı sırasında da gördük ki, artık teknik bir donanıma ihtiyaç duymadan kendi yapay zekâlarımızı kişiselleştirebildiğimiz aşamadayız. Bu da yepyeni kullanım alanları yaratacak. İnteraktif yapay zekayı aslında, biraz daha kişiselleştirilmiş bir şekilde ve daha çok konuşma ara yüzü kullanan bir üretken yapay zekâ  türü ya da aşaması olarak düşünebiliriz.

Ümit Alan

ChatGPT’yi hiç bilmeyen bir insana (artıları ve eksileriyle) nasıl tarif ederdiniz?

Aklınıza gelen gelmeyen her konuda bir fikri olan ve asla yorulmak bilmeyen bir asistanın olsun ister miydin? İşte öyle bir asistan artık var, belli şartlarda ücret de istemiyor üstelik. Ancak dikkat et, bazen saçmalayabiliyor ve her işi çok ortalama bir şekilde yapıyor. Örneğin böyle bir soruyu cevaplamaya üşenince doğrudan ona cevaplatabilirsin, o da böyle çok sıkıcı bir şekilde yanıtlar, bu da onun şu anki sınırlılıkları ve vasatlığıyla ilgili fikir verir bence.

Tabii ki, işte ChatGPT’yi tanımayan birine açıklamak için bir tarif:

ChatGPT Nedir?

ChatGPT, OpenAI tarafından geliştirilen bir dil modelidir. Bu, büyük miktarda metin verisi üzerinde eğitilmiş, doğal dil işleme yeteneklerine sahip bir yapay zekâ modelidir. Başlıca amacı, insanlarla doğal bir dilde sohbet etmek, soruları yanıtlamak ve çeşitli dil görevlerini gerçekleştirmektir.

Artıları:

  1. Geniş Bilgi Tabanı: ChatGPT, geniş bir metin verisi kümesi üzerinde eğitildiği için genel bilgiye erişim sağlayabilir. Bu, geniş bir konu yelpazesinde konuşabilme yeteneği anlamına gelir.
  2. Yaratıcılık ve Esneklik: ChatGPT, çeşitli konularda konuşabilir ve sadece bilgi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaratıcı metinler oluşturabilir. Şiirlerden hikayelere kadar çeşitli metin türlerinde yazabilir.
  3. Çeşitli Dil Görevlerinde Yetenekli: ChatGPT, metin tabanlı görevlerde başarılı olabilir. Örneğin, bir dilde çeviri yapabilir, metinleri düzeltebilir veya dilbilgisi konularında yardımcı olabilir.
  4. Geliştirilebilirlik: OpenAI, ChatGPT’yi zaman içinde geliştirmeye ve güncellemeye devam ediyor, bu da modelin performansını artırma potansiyeline sahip olduğu anlamına gelir.

Eksileri:

  1. Bilgi Güncelliği: ChatGPT’nin bilgisi, eğitildiği tarihe kadar olan verilere dayanır. Bu nedenle, daha yeni bilgileri veya olayları bilmeyebilir.
  2. Bağlamın Anlaşılması: Model, verilen bir metin içindeki bağlamı anlamakta bazen zorlanabilir. Özellikle uzun ve karmaşık metinlerde anlam kaybı yaşanabilir.
  3. Hassasiyet: ChatGPT, bazen duyarlı konularda veya önyargılı ifadelerde hatalar yapabilir. Bu, kullanıcının sağladığı girişlere dayanabilir.
  4. Kullanıcı Verilerinin Gizliliği: Model, eğitilirken kullanılan geniş metin veri kümesinin bir yansıması olduğu için, bazı kullanıcılar gizlilik endişeleri taşıyabilir.

Bu açıklama, ChatGPT’nin genel özelliklerini ve bazı avantajlarını ve zorluklarını içermektedir. Ancak, bu modelin sürekli olarak geliştirildiğini ve güncellendiğini belirtmek önemlidir.

Kaleme aldığınız (özellikle dijital dünyaya dair) yazılarınızı kitapta toplama fikriniz var mı?

Eskiden bu fikre ve böyle toplanan kitaplara karşıydım. Hatta çok eskiden bununla ilgili bir yazı bile yazmış olabilirim. Çünkü internette zaten bulunabilen şeylerin ayrıca kitap olarak satılması bana biraz sinekten yağ çıkarmak gibi geliyordu, kendime yakıştıramıyordum. Ancak zamanla anladım ve anlıyorum ki çok yanlış düşünüyormuşum.

Birincisi; kimsenin onları arayıp bulup çeşitli bağlamlarla bir araya getirmeye vakti yok. Ayrıca tek bir mecrada da yazmıyorum ki, yazdığım yerler değişiyor, eş zamanlı olarak aylık basılı dergiler filan birçok farklı yere yazı yazıyorum. O nedenle, belli bir konsept dahilinde özellikle yeni medya ve yeni medyada insan davranışlarıyla ilgili yazılarımı toplamayı düşünüyorum artık. Bir kitaptan fazlası da çıkabilir bu yolla. Bunun için iyi bir editörle mesai yapmam şart tabii.

*Ümit Alan’ın yazısı: https://10haber.net/2023/09/27/her-seye-hemen-atlamayanlar-okumasin-259076

Önceki

Samsung dART Platformu’nun düzenlediği, ‘‘Yüz Yılın Sanatı: Dijital Sanat Sergisi’’ açıldı

Sonraki

Sanatçı Refik Anadol ve Eleştirmen Jerry Saltz Arasındaki Tartışma Tam Gaz Devam

Related Posts
Total
0
Share