Cihan Çankaya: “Dijital sanat sonuç olarak dijitalleşen ve inovasyon çılgınlığının yaşandığı bu dönemin bir estetiği olarak karşımıza çıkıyor.”

Esin Hamamcı, dijital deneyim kolektifi DECOL üzerine Cihan Çankaya ile konuştu.

2014 yılından beri sanat, mimari, eğlence, bilim ve teknoloji alanları başta olmak üzere farklı disiplinleri görsel ve işitsel tasarımlar üzerinden dijital platformlarda buluşturan DECOL, 2020 yılında öncül bir metaverse projesi olan Metaspace’i tasarladı. DECOL, günümüzde NFT’nin yükselişi ile birlikte büyük bir hız kazanan çevrimiçi kültürel devrimi dikkate alarak Metaspace projesinin vizyonunu ileriye taşıdı ve hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan deneyim alanları sunan OMNEA’yı yarattı.

Biz de Cihan Çankaya ile DECOL ve Omnea oluşumu üzerine konuştuk.

Türkiye’nin öncü dijital deneyim kolektifi olarak adlandırılıyor DECOL. Peki siz baştan anlatmak ister misiniz DECOL nasıl bir ihtiyacın meyvesidir? Neyi amaçlıyor?

DECOL, digital experience collective kelimelerinin akrostişi. Yani dijital deneyim kolektifi.  Aslında, 2014 yılında, dijital sanat alanının yükseleceğini ön görmemiz ile birlikte Ahmet Said Kaplan ve ben, Nebi Cihan Çankaya’nın vizyonuyla kurulmuş bir oluşum. 10 yıl önceki bir istatistik verisi bizi çok etkilemişti. Dünyada, farklı kültürlerde, yaratıcı endüstrileri oluşturan iş gücünün pazarlama sektörü için çalışma oranı en yüksek olan şehir %20’nin üzerinde bir oranla İstanbul’du. En yakın takipçisi ise %12 ile New York’tu. Bu da, yaratıcı zekâların aslında kendi vizyonları yerine markaların, satış odaklı vizyonlarını geliştirmek üzere kullanıldığını gösteren çarpıcı bir istatistikti. Dijital dünyada üretim yapan yaratıcıların, sadece pazarlama endüstrisinin odağında kalmadan, özgürce vizyonlarını gösterebildikleri üretimleri yapması, sergilemesi, marka bağımsız dijital işler üretmesini planlayarak kuruldu DECOL. Bunu, kooperatif yani bugün popüler adıyla bir DAO olarak var olması üzerine tasarlanmış bir organizasyon yapısı olarak kurduk.

Bugün DECOL, interaktif sanat – deneyim, çoklu duyusal deneyim, teknolojik olarak komplike ama estetik anlayışı yüksek, dijital sanat ve sahne projeleri üretmeyi amaçlıyor ve gerçekleştiriyor. Diğer bir yandan, kültür sanat endüstrisi için yeni araçlar ve platformlar geliştiriyoruz. Omnea isimli blok zincir tabanlı projemiz de bunlardan biri.

Nebi Cihan Çankaya
(Görsel: Aposto)

Yapay zekâ ve teknolojinin katkılarıyla dijital sanat anlayışı da değişiyor.  Sergilerde sıklıkla bir deneyim yaşatan işlere yer verildiğine rastlıyoruz. Bu gelişim sanat anlayışımızı nasıl değiştiriyor?

Yapay zekâ konusunu ve deneyimleri ayırmak daha makul bir yaklaşım olurdu. Yapay zekâ ile sanat projeleri geliştirmeden çok öncesinde dijital deneyimler üretiliyordu. Teknoloji ve sanatın buluşması sağlanabiliyordu. Burada yapay zekâ, tıpkı ilk defa mavi boya kullanıldığında resim sanatında yaşanan değişim gibi, sanatçının kendini ifade etmesi için kullandığı araçlardaki değişimler olarak değerlendirilmeli. Yapay zekâ kullanılan pek çok sanat işinde, özellikle NFT dünyasında hileli eserler furyasıyla karşılaşıyoruz aslında. Çünkü, sanatçının özgün hiçbir katkısının olmadığı, tamamen Yapay zekâ geliştiricilerinin bu araçlarının üretimlerini çıktı olarak kullanıp, konuya hâkim olmayan takipçinin özgün bir esermiş gibi kandırılması konuları söz konusu. Özgün bir eser dahi olsa, o özgün eseri sanatçı değil çoğunlukla yapay zekâ algoritmaları üretiyor. Yahut, yapay zekâ estetiğiyle hiçbir ilişkisi olmayan bazı eserler de, veri kullanıldığı için veya jeneratif algoritmalar kullanıldığı için yapay zekâ kullanılan eserler olarak tanımlanabiliyor. Burada, sanatçının toplumu, bu inovatif gelişmeler ışığında doğru yönlendirmesi gerekliliği ve sanatçı etiği devreye giriyor.

Sanat anlayışımız değişmedi aslında, güncellendi. Yeni araçlar aracılığıyla daha önce görmediğimiz yeni estetikler kazanmış oldu. Bilgisayarlarımızın işlemci kapasiteleri geliştikçe bu gelişim çok daha gözle görünür olmaya başladı. Ve işlemci kapasitelerimiz gelişmeye de devam ediyor.

Sadece üretim araçları değil sergileme araçlarında da gelişmeler devam ediyor. Örneğin, üst düzey projeksiyon sistemlerinin ve medya serverların gelişimi ve erişiminin kolaylaşması, immersive deneyimlerin sergilenebilmesine olanak sağlıyor, XR teknolojisinin gelişimi ise bize yeni bir deneyim mediyumu sağlıyor. Sensör teknolojilerindeki gelişmeler ise interaktif dijital sanatın gelişmesini sağlarken, ekranlardaki gelişmeler mimari projelerin içine sanat, dijital sanatın dahil olmasını sağlıyor veya yazılımların gelişmesiyle robotik sistemleri artık kontrol edip bunları bir sanat deneyimine dönüştürebiliyoruz. Bunlar arasındaki en son gelişmeler ise blok zincir teknolojisinde yaşanan gelişmeler oldu. Bu sayede dijital eserin sahipliğinin ve dağıtımının güncellenmesini sağladı.

Günümüz sanat terimi de, tam da bu yenilikleri kapsayan bir üst başlık olarak değerlendirilebilir. Dijital sanat sonuç olarak dijitalleşen ve inovasyon çılgınlığının yaşandığı bu dönemin bir estetiği olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, artık oyun teknolojileri de sanat alanının altında değerlendirilebilen bir başlık olabiliyor veya dijital heykel diye bir kavram ortaya çıkmasını sağlayabiliyor; interaktif sanat, audio visual performans, sonic deneyim, çoklu duysal deneyim, kinetik sanat gibi yeni janralar açılmasını sağlıyor.

Dijital sanat alanında pek çok proje DECOL kurulduğunda, bir sanat projesi olarak bile görülmüyor, daha çok tasarım veya oyuncaklı işler olarak düşünülüyordu. Bugün ise en çok rağbet gören sanat akımı olduğunu söyleyebiliriz.

Burası nasıl bir oluşum, arka planda yani işin mutfağında kimler var?

İşin mutfağında kalabalık bir ekip var, ortak estetik zevklere sahip farklı disiplinlerden beslenen birçok yetenekle beraber kolektif bir üretim kültürü içinde ilerliyoruz. Tasarımcılar, programcılar, mimarlar, ses tasarımcıları, endüstriyel tasarımcılar ve yeni medya sanatçılarından oluşan bir çekirdek ekibimiz var. Bunun yanında projelerimizde bize dışardan destekler veren animatörler ve 3 boyutlu modelleme konusunda uzman ve deneyimli arkadaşların eklenimleri oluyor, elastik bir ekip yapısında üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz.

DECOL kapsamında, bir de Omnea adıyla kurulan bir kültür-sanat metaverse platformu var.  Burası işitsel, görsel performans alanında sanat deneyimi yaşatıyor. Biraz buradan bahsetmek ister misiniz? Bu zamana kadar Omnea’da neler yapıldı? Hangi sanatçıların işleri yer aldı?

Omnea, aslında bizlerin pandeminin başında evlerimize kapanmasıyla filizlenmiş bir proje, ilk çıkışımızı özellikle görsel/işitsel performanslar, sanal sergiler, kurumsal etkinlikler gibi alanlara öncelik vererek gerçekleştirmiştik. Özellikle etkinlik sektörünün, sanal dünyalara kitlesel olarak girme çabası bizim taraf için de ciddi bir trafik oluşturmuştu. Fakat, o zaman için yaptığımız etkinlik projeleri bizlerin sanatsal ve kültürel bir çıktı oluşturma vizyonundan çok ötede, anlık kazanımlar, canlı yayın prodüksiyonu gibi ilk defa denediğimiz, her ne kadar başarıyla sonuçlandırsakta, bizleri ciddi anlamda yıpratan bir iş modeline dönüşmesiyle Omnea’yı yaratıcı dijital kültüre hitap eden bir şekilde, kullanıcıların kendi ortamlarını yaratabileceği bir biçimde, sil baştan yeniden geliştirmeye karar verdik.

Omnea’nın çok yeni, daha bir ay önce ilk kullanılabilir versiyonunu yayınladık. (www.omnea.xyz) Bu ilk çıkış versiyonumuz da amacımız, sanatçılar, koleksiyonerler, küratörler gibi kullanıcı personalarına kendilerine ait NFT varlıkları ile çok kolay ve pratik bir biçimde üç boyutlu sergileme ortamlarını oluşturabilmeleri, dünya çapında tanınırlıklarını artırabilmek, benzer ilgi alanına sahip bireylerin sanal ortamda sosyalleşebileceği açık kaynak ve özgürlükçü bir metaverse platformu olmak.

Metaverse kavramını birçoğumuz Mark Zuckerberg’in sunumuyla öğrenip heyecanlandık fakat burada özellikle dünya devi teknoloji firmalarının kendi kurallarını koyacağı ve iki boyutlu bir web sitesinden kişisel dataların kaydedilip, bunları ticari bir amaç uğruna yine başka yön verici global şirketlere ve kurumlara satılacağı fikri bizleri tedirgin ediyor. Artık sadece nereye tıkladığımızı değil, hangi yöne baktığımız, odaklandığımız alanlarda ne kadar vakit geçirdiğimiz gibi çok daha detaylı bir data mining furyası içerisine gireceğiz. Bu noktada, Omnea gibi alternatif, açık kaynaklı, özgürlükçü metaverse platformlarının çok daha güvenilir, amaca hizmet eden, kişisel verilerin korunmasına titizlikle önem gösteren bir yapıda geliştirilmesini oldukça önemli buluyoruz. 

DECOL olarak özellikle gerçek zamanlı, interaktif dijital sanat projelerimizle tanınıyoruz. Türkiye’de yeni nesil dijital sanat eserleri üretiminde öncü bir rolümüz bulunuyor. Omnea’da da aynı şekilde NFT sergilemenin farklı ve yenilikçi taraflarını sunuyoruz, bunların yanında Dünya’da ilk defa üç boyutlu kapsayıcı bir web ortamında interaktif NFT’leri deneyimleyebilir, üç boyutlu NFT heykelleri etrafında gezebilir ve çok yakında eş zamanlı olarak başka kullanıcılar ile aynı ortamda sosyalleşebilir, sesli bir şekilde iletişim kurabiliyor olacağız.  Yol haritamızda geliştirmeyi planladığımız daha onlarca konu var, bunları önceliklendirirken kullanıcı geri bildirimlerini analiz edip platformu geliştirmeye devam edeceğiz.

Başta dediğimiz gibi platformumuz çok yeni olmasına rağmen şu an itibariyle onlarca sanatçıya ve galeriye ev sahipliği yapıyor. Refik Anadol, Ecem Dilan Köse, Balkan Karışman, Aujik, Ahmet Said Kaplan, Çağatay Güçlü, Gözde Mutluer, Mixer Art, Alex Fernandez, MetaCollective gibi sanatçı, kolektifler ve galerilerin NFT eser ve koleksiyonlarını www.omnea.xyz  adresinden benzersiz bir şekilde deneyimlebilirsiniz.

DECOL’un hedef kitlesi sadece kültür-sanat mıdır?

Kültür-sanat ağırlıklı fakat zaman zaman ise eğlence sektörüne ve yaratıcı kurumsal etkinlik çözümlerine de hitap eden bir iş modelimiz var. Bu sebeplerle, daha çok yaratıcı endüstriler üst başlığını bir çerçeve olarak ele alıyoruz.

DECOL, bir müzenin A’dan Z’ye enformasyon ve deneyim tasarımlarını yapmaktan galerilerde ve müzelerde eserler sergilemeye, kurumsal firmaların etkinliklerinde performanslar yapmaktan, restorasyonu yapılmış kültürel miras alanlarında çoklu duyusal deneyimler tasarlamaya veya bir mağaza için dijital sanat eseri üretmeye kadar uzanan bir geniş bir yelpazede çalışıyor. Aslında temelde, dijital sanat estetiğinin kompleks ve en güncel teknolojiler ile buluştuğu, estetik anlayışı yüksek deneyimlerin tasarlanmasının istenildiği her alanda varız diyebiliriz.

DECOL’un uzmanlık alanları deneyim tasarımı, hareket tasarımı, etkinlik tasarımı, yazılım tasarımından oluşuyor. Biraz bunlardan bahsetmek ister misiniz?

Geriye dönüp baktığımızda yaptığımız tüm projeleri bu dört kategori içerisinde tanımlayabiliriz.  Bunlar bazen iç içe de geçebilen tanımlar, ama basitçe anlatmak gerekirse; Deneyim tasarımı, fiziksel veya dijital alanlara özel olarak tasarladığımız görüntü ve ses sistemlerini sıra dışı bir şekilde kullandığımız ve ziyaretçileri tümüyle hayalî bir atmosferin içine aldığımız projeleri kapsıyor. Hareket tasarımı, iki ve üç boyutlu animasyon tasarımları diyebiliriz. Bu çalışmalar hem deneyim hem etkinlik hem de yazılım tasarımlarını besleyen hareketli grafik tasarımlarından oluşuyor. Etkinlik tasarımı, kurumsal firmalar veya kamusal mekanlar ile iş birliği içerisinde yaptığımız özel sahne gösterileri veya çoklu duyusal deneyimler. Yazılım tasarımının ise en yeni ve güncel örneği Omnea ürünümüz. Öncesinde ise AR, VR, XR gibi alanlarda kullanılmak üzere, ya da kendi projelerimizde kullandığımız özel görsel analiz yazılımlarımız, yapay zekâ destekli algılama sistemleri gibi projeleri örnek gösterebiliriz. Yazılım tasarımı işlerimizde de, kültür- sanat ve estetik çıktıları olan projeler üretiyoruz.

Metaverse’de kültür-sanat deneyimi yaşatan sanırım ilk platformlardan birisiniz. Sıradaki projelerinizden bahsetmek ister misiniz?

Evet böyle diyebiliriz. 2020 yılında, pandeminin patlak vermesiyle 3D sosyal, online bir etkinlik platformu yarattık. Ve burada sergiler, konserler, festivaller ve müze deneyimleri ürettik. Ancak daha geniş bir perspektiften bakıldığında aslında bu kavrama teknolojinin ulaşmasını sağlayan uzun bir oyun teknolojileri süreçleri var.

NFT’ler metaverse penceresini aralayan, kavramın bir şekilde hype olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri oldu. Yine geçmişe baktığımızda metaverse tanımına uyan birçok proje görüyoruz, hatta çoğu oyun geliştirici şirket ki başı Epic Games alıyor. 20 yıl önce de sosyal olarak beraberce deneyimlenen birçok proje gerçekleştirdi. ‘MMO’ dediğimiz Massively Multiplayer Online ve User Generated Content’in ön planda olduğu çeşitli Sandbox projeleri bugün Metaverse olarak adlandırılmaya ve tanıtılmaya başlandı. Hepimizin bildiği, Minecraft, Roblox, Fortnite gibi oyunlar günümüzün popüler oyun metaverseleri. Decentraland, Somnium gibi platformlar ise sosyal metaverseler olarak tanımlanıyor.

Bu projelerde, genelde sanal arsalar satın alıp, içerisine sanal binalar yerleştirip kendi ortamınızı yaratabiliyorsunuz. Bu durum kullanıcıların içeride çok rahatça kaybolabileceği kakafonik bir deneyim sunuyor, görüntü ve ses kirliliği oluşturuyor. Bizler özellikle şu an için etkileşimli NFT’ler dahil her tipte NFT’yi deneyimleyebileceğiniz, özenle seçilmiş, kürasyonu yapılmış, belli bir standartın üstündeki eserleri ve ortamları ön plana çıkarmayı hedefliyoruz.

Biz burada özellikle NFT’leri sadece dijital cüzdanlarımızda birer token olarak görmenin dışında, ortam oluştururken kullandığımız varlıklar ve çeşitli işlevsel fonksiyonlarımız için de kullanabiliyoruz. Öncelik hedeflerimizden biri NFT sergileme problemini çok pratik bir şekilde, desktop, mobil ve Smart TVleri de kapsayacak bir biçimde çözümleyebilmek. Birçok uluslararası sanatçı, mimar ve sanat kurumlarıyla iş birlikleri ile arka planda hazırladığımız hem fiziksel hem de dijital bağlantılar içeren hybrid yapıda çeşitli deneyimler sunacağız. Yine uluslararası sanat festivalleri ile iş birliği içinde yaptığımız yeni ve benzersiz görsel/işitsel performanslarımız olacak. Bunların hepsi Omnea’nın altyapısını geliştirirken, kültür sanat vizyonunu beslemeye ve büyütmeye devam edecek.

Esin Hamamcı

esin@nftify.com.tr

Önceki

İlker Cihan Biner Türkiye'nin yeni NFT platformunun kurucularına merak edilenleri sordu

Sonraki

İtalya Devleti'nin Desteğinden Meta'nın Yeni NFT Çalışmaları... Haftanın Gündemi

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Devamını Oku

Benlik Tasarımı, Dijital Sanatın Etkileri

İlker Cihan Biner, bu ay köşesine Süleyman Yılmaz'ı konuk ediyor. Kendisiyle dijital sanatın getirdikleri, malzeme ve estetik ilişkisi, dijital sanatın seyri, sanat tarihi ile NFT ilişkisi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Total
1
Share