Tuna Mert: “Analog bir sanat dalıyla uğraşsanız bile artık teknoloji, üretimlerinizin bir parçası olmak zorunda.”

Esin Hamamcı, Tuna Mert ile Studio Mercado üzerine konuştu.

Esin Hamamcı: Bu söyleşide Mercado, dijital sanat ve NFT’ler üzerine konuşacağız ancak öncelikle sormak istiyorum, Mercado ne demek? İsminin sanırım sizin için özel bir hikâyesi var.

İspanyolca’da “halk pazarı, marketi” anlamına gelen Mercado kelimesi, yerel halkın kullandığı bir alışveriş alanı olmanın çok ötesinde daha derin bir anlama sahip. Şehrin en iyi yerel ürünlerinin satıldığı, meşhur restoranlarının butik şubelerinin bulunduğu birer sosyalleşme alanı.

Bu platform fikri ilk kez Lizbon’daki Mercado da Ribeira’da aklımıza düştü. Bir yandan mutfaklarda en özel tarifler bölgedeki en iyi şefler tarafından hazırlanırken, diğer yandan insanların buluşup bu özel tatları deneyimlediği eşsiz bir ortamdı burası. Aynı fikirden esinlenerek; nasıl ki coğrafyanın en taze lezzetlerini keşfedebileceğiniz fiziksel bir “Mercado” varsa, biz de herkese ilham olabilecek yetenekli tasarımcı ve sanatçıları bir araya getirebileceğimiz dijital bir “Mercado” yaratmak istedik. 

Esin Hamamcı: Multidisipliner bir içerik platformu oluşturmak adına önce bir web sitesi kurdunuz. Burada global ve yerel sanatçılara, içeriklere yer açtınız. Mercado’nun oluşum sürecine değinmek ister misiniz? Tasarım alanında getirmek istediğiniz yenilikler ve amacınız neydi? Sektörel anlamda neleri eksik gördünüz ve tamamlamak istiyorsunuz?

Multidisiplinerlik Mercado’yu en iyi anlatan kelimelerden bir tanesi. Günümüzün yeni Rönesans çağı olduğuna inanıyoruz. Artık hangi yaratıcı disiplinden olursanız olun diğer disiplinlerle birlikte çalışmak zorundasınız. Analog bir sanat dalıyla uğraşsanız bile artık teknoloji, üretimlerinizin bir parçası olmak zorunda. Buna paralel her yaratıcı disiplinin iç içe olduğu ve birbirine ilham verdiği bir içerik platformu yaratmak istedik. Bunu da herkesin anlayabileceği, yalın ve herkese hitap edebilen bir dille yapmak üzere yola çıktık. Tasarım ve sanatın bulanıklaştığı noktalarda üretimler yapan genç tasarımcılara ve sanatçılara bir görünürlük alanı yaratmak en önemli gayemiz.

Esin Hamamcı: Daha sonra podcastler ve basılı dergi ile yolculuğunuza devam ettiniz. Tasarım ve sanat alanında duyarlı bir duruş sergiliyorsunuz ve sürdürülebilirliğin önemine sıklıkla değiniyorsunuz. Hatta “Sürdürülebilir Zihin” ismiyle çıkan bir sayınız da var. “Yeni Nesil Tasarım” diyerek Mercado’nun dijital versiyonunu da çıkardınız. Bugün dijitalleşme neredeyse her kurumun gündeminde. Siz dijitalleşme, sanat ve sürdürülebilirlik üzerine ne söylemek istersiniz?

Sürdürülebilirlik önemli bir kavram ancak içi boşaltılmadığı sürece. Biz platform olarak bu kavramı sadece çevresel yönleriyle ele almaktan her zaman kaçındık. Bu bir zincir ve hepsi birbirine bağlı. Çevresel sürdürülebilirliğin gerçek anlamda uygulanabilir olabilmesi için ekonomik, kültürel, sosyolojik, teknolojik, etik sürdürülebilirlik gibi pek çok halkanın çalışır olması şart. Bir eksik olursa zincir maalesef tamamlanamıyor. Bu nedenle bu konuya farklı bir perspektiften yaklaşıyoruz ve bu doğrultuda projeler geliştiriyoruz.

Esin Hamamcı: Peki dijital olarak üretilen sanatı nasıl tanımlarsınız? Yapay zekâ, kripto sanat gibi içerisinde pek çok farklı akımları içeren bu dönüşümün, konvansiyonel olarak alışageldiğimiz sanattan farkı sizin için nedir?

Dijitalleşme hayatımızın kaçınılmazı. Pandemiyle birlikte bu süreç çok daha hızlandı elbette ancak aslında son on senedir hayatımız bu dijital dönüşüm içerisindeydi. Hangi disiplinde sanat üretimi gerçekleştirirseniz gerçekleştirin dijitali öğrenmek, takip etmek ve sanat pratiğinize entegre etmek zorundasınız. Buna analog iş üreten sanatçılar da dahil. Fark ettiyseniz NFT dünyasında en çok kazanan isimler dijital sanatçılar olmadı. Normalde analog iş üreten ancak iş birlikleriyle NFT dünyasına adım atan isimler oldu. Teknolojik araçları inkâr etmek ve yok saymak yerine onlardan nasıl fayda sağlarım, nasıl kendi sanat pratiğimi bu araçlarla geliştirebilir ve geniş kitlelerle buluşturabilirim diye sorgulamak en değerlisi.

Esin Hamamcı: Cam sanatçısı Egemen Kemal Vuruşan ve dijital sanatçı Ecem Dilan Köse ile iklim krizine dikkat çekmek adına Akaretler Sıraevler No:19’da “Original By Nature” sergisini açtınız. Kentsel tarım uygulamasından göç konusuna kadar geniş bir yelpazede önemli konuların da altını çizdiniz. İklim krizi, göç ve tarım… Bu kavramların sizin için önemi nedir?

Bu kavramlar sadece bizim için değil şu an insanoğlu için en önemli gündem maddeleri. Biz her ne kadar dijital dünya ve NFT’leri konuşuyor olursak olalım fiziksel dünyanın bir gerçeği var ve o da hızla doğal kaynaklarımızın tükenmesi ve bu konuda acil adım atılması gerekliliği. Yarın çok geç olabilir ve bu konuda her sektöre olduğu gibi sanat ve tasarım dünyasına da büyük rol düşüyor. Original By Nature sergisinde özellikle gıda krizine dikkat çekmek istedik çünkü çok yakın bir gelecekte bizleri büyük bir gıda krizi bekliyor. Egemen Kemal Vuruşan’ın camın ileri dönüşümüyle tasarladığı cam sanat eserini topraksız tarım sistemi hidroponik sisteme dönüştürdük ve kentsel tarıma dikkati çekmek istedik.

Esin Hamamcı: Bugüne kadar alışık olduğumuz sanat kavramından çok farklı bir deneyim alanına geçiyoruz. Bu değişim dijital sanat eserlerinin orijinalliği gibi pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Siz bu biricikliğin korunması konusundaki çözümlere nasıl bakıyorsunuz?

NFT dünyasında çözülmeyi bekleyen pek çok sorun var. Maalesef ki birçok dijital tasarımcı bu konuda adım atmak yerine NFT rüzgarından ne kadar faydalanabilirim düşüncesinde. Özellikle dijital sanat eserlerinin orijinalliği konusu büyük bir soru işareti.

Esin Hamamcı: Son olarak NFT sizce bir trend eğilimi midir yoksa sanatta kalıcı bir sahiplik belirteci midir?

NFT’ye blockchain sistemi üzerinden bir teknoloji olarak baktığımız zaman kesinlikle çok değerli bir gelişme ancak düzeltilmesi ve tartışılması gereken çok tarafı var. Metaverse platformları hayatımıza girmeye başladıkça NFT kavramı daha net anlaşılacak ve günlük hayatımıza girecek. Bu süreçte markaların ve teknoloji şirketlerinin atacağı adımlar çok önemli. Sanat dünyası bu konuda çok başarılı oldu mu derseniz çok emin değilim ancak değerli bir komünite oluştu ve dijital sanat hak ettiği değeri bir nebze de olsa bulabildiği için mutluyum.

Esin Hamamcı

esin@nftify.com.tr

Önceki

İtalya Devleti'nin Desteğinden Meta'nın Yeni NFT Çalışmaları... Haftanın Gündemi

Sonraki

FVCKRENDER, DS & Durga Ekibinden, NFT Parfüm Koleksiyonu

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Devamını Oku

Benlik Tasarımı, Dijital Sanatın Etkileri

İlker Cihan Biner, bu ay köşesine Süleyman Yılmaz'ı konuk ediyor. Kendisiyle dijital sanatın getirdikleri, malzeme ve estetik ilişkisi, dijital sanatın seyri, sanat tarihi ile NFT ilişkisi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Total
6
Share