Ecem Dilan Köse ile dijital doğalar, kripto sanat ve çok daha fazlası…
Röportaj yapmak olay yeri inceleme gibi. Gabriel Garcia Marquez’in ‘gazetecilik dünyayla bağlantımı sağlıyordu.’ cümlelerini de böyle bir perspektifte kavrayabiliriz.
Nitekim bir sanatçıya sorular hazırlarken onun hayatla ilişkisi gündeme gelir. Gerçeklikle kurduğu ilişki ağı devreye girer. Sonrasında söyleşiyle beraber sanatçının verdiği cevaplar onun farklı açılardan duruşuna işaret eder.
Ecem Dilan Köse ile ortaya çıkan röportaj tam da bu belirttiğim akışta ilerledi. Onun yaşama bakışıyla başlarken eserlerini oluşturma, NFT dünyasıyla ilgili sorular ve yanıtlarla devam etti.
Başlarken olay yeri inceleme mecazına başvurmamın sebebi de bundan. Sanatçının ortaya koyduğu ya da yarattığı izleri takip edip oluşturduğu ufuklara başka gözlerle bakabilmek…
Daha fazla uzatmadan Ecem Dilan Köse’nin dünyasına bağlanalım. Keyifli okumalar.
İlker Cihan Biner: Akbank Sanat’ın ‘Dijital Sanatta Şimdi’ adlı serisine verdiğiniz röportajda[1] yaşama holistik baktığınızdan söz ediyorsunuz. Bu anlamda dijital sanatı holistik perspektifle harmanlamak sizin için ne ifade ediyor?
Holistik bir yaklaşım içerisinde olmak sadece bulunduğum alan ile ilgili değil. Sanat üretimine ve yaşamın tamamına yaklaşım biçimimle ilgili. Bitmeyen, durmayan bir üretim içindeyim. Böyle olunca aslında yaşamınızın tamamı olmuş oluyor. Ne üzerine çalıştığım, hangi konular hakkında düşündüğüm, kimlerle beraber çalıştığım, sergi mekânları, hayallerim hepsi sanki bir bütün olarak şekilleniyor. Kendi yaşamınızdaki tesadüflerden, gelişmelerden, yeni öğrenimlerden, yeni tanıştığınız insanlardan, karşınıza çıkan film, kitap, müziklere kadar hepsi birbirine senkron oluyor. Holistik perspektifle sanata yaklaşımı bu şekilde bütünsellik olarak görüyorum. O zaman kendi yaşamınız ve içinde bulunduğunuz hisler üzerinden üretimler daha anlamlı hale geliyor. Yakaladığınız anlamlar kendi yaşamınızdan, kalbinizin derinliklerinden çıktığı için de daha dürüst bir ifade ortaya çıkıyor. İnsanlardan zaman zaman eserlerinizin içine sihir koyuyorsunuz diye aldığım yorumlar oluyor sanıyorum ki bahsedilen sihir bu.
İlker Cihan Biner: Eserlerinizde tabiat ile bağlantılı çok fazla detay var. Doğanın hep dışarıda bırakılması ya da yeşil alanlarla ilişkilendirimesi gibi genellemeler yapılır. Siz bu kavrayıştan oldukça uzaksınız. Dijital ve doğa arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
Reddedilemez bir birliktelik var. Kullandığımız algoritmaların çoğu zaten fizik kurallarına dayanıyor. Birleşme, bozulma gibi nesne hareket biçimleri atom ölçeğindeki tepkimelerle birebir benzerlik taşıyor. Işık kırılmalarından tutun da hava akışının hareket simülasyonuna kadar. Bu sebeple her şey birbirinin aynısı. Öz hep aynı. Aynı gezegende yaşıyoruz; işaret edilen her kavram metotla ilişkilendirildiğinde zaten doğadan farklı olmuyor.
İlker Cihan Biner: ‘Dijital bir ortamda yeni dünyalar yaratmak.’[2] Yine vermiş olduğunuz söyleşiden bir ifade. Kurduğunuz cümlede yeni ve dünya sözcüklerinin birbiriyle diyaloğu çok önemli. Dijital bir ortamın sanat yapma biçimleri açısından yenilik imkanlarından bahseder misiniz?
Sanat sizi alır başka diyarlara götürür. Bulunduğunuz duygudan çıkarıp yeni duygular içine alır, daha önce belki deneyimlemediğiniz duygular içine sokar. O zaman yaşadığınız gerçeklik içinde alternatif gerçeklikleri de görmüş olursunuz. Sonra nerede duracağınızı nasıl bir ruh hali içerisinde olacağınızı bakış açınız belirler. Bu da bakış açınızı değiştirdikçe bulunduğunuz duygu durumunu değiştirebileceğiniz anlamına gelir. Her eser kendi habitatının gerçeği olur. Senden farklı da olsa gerçektir. Yeni gerçeklikleri dijital ortamda daha kapsayıcı yaratmak mümkün. Sesiyle, mekânsallığıyla hayal ettiğinizi yapmak daha mümkün. Tüm o hayal ettiğiniz dünyayı kurabiliyorsunuz.
İlker Cihan Biner: Biraz çerçeveyi değiştirirsek; NFT pazarının bir sanatçıya ne gibi katkıları oluyor?
Sanatçı en nihayetinde üretimlerini ilgili insanlarla paylaşmak istiyor. Onları yeni sahipleriyle buluşturmak istiyor. Dünyada birbirinden farklı o kadar çok insan olmasına rağmen bazen size yakın olan zihin yapılarında, ruh hallerinde olan insanlarla buluşmak zor olabiliyor. NFT pazaryerlerinde aslında bu çeşitlilikte bir buluşma imkânı var ve global bir ölçek bu. Sanatçının doğru koleksiyoner ile koleksiyonerin doğru sanatçıyla buluşması için güzel bir imkân.
İlker Cihan Biner: Sizce kripto-sanat, sanat tarihinde yeni bir evre mi açıyor?
Kesinlikle inanılmaz yenilikçi, çığır açan bir dönem başlattığını söyleyebilirim. Eserlerin biricikliği ve ölümsüz olması konularında yaşanan çoğu problemi çözmüş olması bile bunu söylemek için yeterli. Sanatçıların üretim araçlarının değişiminin artık kabul edilmesi de güzel. Dijital sanatı anlamak ve çağdaş sanat sahnesinde yer almasına, ilgi görmesine de olanak sağladı. Durum buyken yeni bir dönem başladı diyebiliriz.
İlker Cihan Biner: Ufukta bir kişisel sergi var mı? Gelecekteki projeleriniz neler?
En son Unesco tarafından koruma altına alınmış Nemrut Dağı’nda Spine isimli özel bir eser sergilemiştim. Süreçte hem okuduklarım hem yaşadıklarım beni oldukça etkiledi ve omurgalar üzerinde bir çalışma içerisine girdim. Gelecekteki insanın omurgası nasıl olur, gelecek ne yönde değişse bizi de daha iyiye doğru değiştirir? Böyle sorular içinde form üzerinden bir çalışma içerisine girdim. Sanıyorum ki sene içerisinde çeşit çeşit omurga formları göreceğiz. 🙂
[1] Akbank Sanat’ın You Tube sayfasında Ecem Dilan Köse ile yapılan röportaj: https://www.youtube.com/watch?v=oMZeMKGusEM&t=242s
[2] Dr. Çağla Gün Şenkardeş’in Ecem Dilan Köse ile yaptığı söyleşi: https://www.btchaber.com/dijital-sanatci-ecem-dilan-kose-ile-ozel-roportaj/