Yasal çerçevesi, küresel ısınmaya etkisi ve tüm yönleri ile NFT

Geçtiğimiz perşembe akşamı Zoom üzerinden gerçekleştirilen bir konuşma NFT hakkında bildiklerimi pekiştirirken, diğer yandan da şimdiye kadar üzerinde düşünmeye fırsat bulamadığım pek çok konuyu sorgulamama imkan verdi. Alanlarında oldukça yetkin olan konuşmacıların altını çizdiği önemli konuları, kendi yorumumu pek de katmadan sizlerle paylaşmamın en doğrusu olacağını düşündüğümden, konuşmaya dair notlarımı köşemden sizlerde doğrudan paylaşmak istedim.

HorozArt etkinlikleri kapsamında Melike Bayık’ın moderatörlüğünü yaptığı, Feride İkiz, Pınar Sönmez ve Selçuk Artut’un konuşmacı olduğu NFT üzerine konuşma 21 Nisan’da gerçekleşti.  

Konuşmaya Selçuk Artut başladı. Hem bir akademisyen hem de bir sanatçı olarak NFT’yi nasıl tanımladığını anlattı. NFT’nin non-fungible token’ın kısaltması olduğu vurgusundan yola çıkarak önemli bir benzetmeye değindi. NFT’nin aslında mp3 gibi bir kelime grubundan oluştuğunu, sanatın sertifikasyonunun aslında yeni bir teknoloji ile yaygınlaşan hali olduğunu söyledi. Tıpkı mp3’ün, müziğin yaygınlaşmasını sağladığı gibi NFT de dijital sanatın -kendisi teknolojik sanat demeyi tercih ediyor- günümüzdeki yaygınlaşmasını sağlayan, pandemi şartlarında gelişen bir sertifikasyon olduğunu söyledi.

Pınar Sönmez, telif ve eser konusu konusuna değinerek işin hukuki boyutunu anlattı. Öncelikle mahkemenin NFT ile bir davayı ele alabilmesi için işin en başına giderek “Eser nedir?” sorusunu sormamız gerektiğinin altını çizdi. Hukukta ilk sorulan sorunun bu olduğunu, eser türleri arasında ise NFT’nin mevcut olmadığını söyledi. Mahkemelerce tanınan eserler arasında “güzel sanatlar” kavramı, “edebi eserler” mevcut. Ancak bir davada eser sahibinin de hususiyetini tanıması gerekir, diyor. Sanattaki biriciklikle örtüşen bir kavram var ve hukuken bu da NFT ile örtüşüyor ancak anayasada karşılığı yok. İhtilaf gerçekleşirse NFT türündeki eserler hangi kategoriye girecek? İlk olarak buraya bakmak gerekir. Mp3 ve bunun gibi teknolojilerin -Selçuk Artut’un dediği gibi- eser tanımı olarak “bilgisayar programı” başlığına girebilir. Fikir Sanat Eserleri Kanunu’nun “güzel sanatlar” kısmına da girebilir çünkü NFT multidisipliner bir yapıya sahip. Böylece savunulabilir oluyor. Ancak yine de Sönmez’e göre eserin tanımının yapılması lazım. Yapmamız gereken ise NFT’yi legalize etmek. Sönmez blockchain teknolojisinde dünya ne durumda peki, diye sorarak Orta Asya’da dijital varlıklar yasasının çıktığını, Ukrayna’nın Şubat ayında aslında kabul ettiğini ancak hukuk ve dünya, bir yerde epeyce ileri giderken bir yerde epey geri gidebileceğini söyledi.

Zoom’dan alınmıştır.

Moderatör Melike Bayık ise, eser korumasının tutarsız ve fütursuz olduğunun altını çizdi. Yine Bayık’ın Artut’a sorduğu sorduğu soru şu oldu: “NFT üzerinde uzun zamandır çalıştığın bir galeri var. NFT bağımsız diye tanımlanmakta. Zilbermann galeri düzenli çalıştığın galeri. Galeri ile NFT arasında nasıl bir bağlantı kuruyorsun?”

Selçuk Artut, bu soruya karşılık sanatçı olarak kendi açısından yaşadıklarını anlattı. Artut’a göre bir takım geleneksel modelleri bu ortamda yeniden tanımlıyoruz. Sanatçılar bağımsız da çalışabiliyor. NFT geldi ve sanatçılar bağımsız oldu diye bir şey zaten olmadı. Bazı şeyler çok fazla makyajlandı. NFT’nin altını çizen en önemli bir unsur buymuş gibi algılandı. Artut, akademisyen ve sanatçı olarak NFT’yi bir serüven olarak ele alıyor. NFT’nin ilk fark ettiği en önemli özelliği çok vakit alması. Kripto para dünyasına çok erken giren buradaki bazı sanatçıların çok bilinçsiz işlerinin de olduğunu söyledi. Clean-NFT deyip ethereum’da neler satıyorlar, diyor ve ekliyor “Ben bu dünyaya zarar vermek istemiyorum. Bu serüvenimde birinci özelliğim Clean-NFT’de kalmak oldu. Çalıştığım Zilbermann Galeri ile ise “NFT neymiş”e daldık. Ancak sadece NFT eserlerim yok, örneğin Contemporary İstanbul geliyor orada da fiziksel eser yapacağım,” dedi.

Feride İkiz, kendi alanı olarak sanatın NFT ekonomisini değerlendirdi. İkiz, NFT işini deneyimlemek isteyen sanatçılar ile çevre dostu işler yapma arzusu arasında müthiş bir çelişki oluşuyor, diyor. Çünkü ethereum ağında iş satmayan yok gibi. Ancak çevreye en zararlı olanı. İkiz bazı sayısal verilerle ethereum’un zararlarını anlattı:

“Ethereum blockchain de mint ettiğiniz kısma kadar olan enerji 20 kilogram karbon salınımı yani 20 bin gram ediyor. 1 saat Netflix izlemek 36 gr karbon emisyonuna, 1 e-mail birkaç gr a  denk geliyor. Ethereum da bugüne kadar iş satsa da farklı alanlara yönelen sanatçılar var. LA’de pek çok NFT sanatçısı bu alana yöneldi. Tezos var örneğin, büyük ticari hacimli piyasalar olmasa da karbon emisyonu için düşünülebilir. Selçuk Bey’in gösterdiği hassasiyeti gösteren de var ancak çok değil. Finansal beklentisi olan kitle de var. Ve çoğu NFT yapan sanatçı da değil.  Koleksiyoner olarak sanatçı bakış açısıyla “bir şey kaçırıyor muyum?” etkisi yaratıldı. Her işini koyan NFT’ciler para kıracak gibi algılanıyor. Bu yanılgıyı rakamlarla ölçmek lazım. 2020 yılında bu piyasaların işlem hacmi 12 ay için 100 milyon dolar. 2021 ‘de ilk yarısı 2 milyar dolar, 2021 eylül sonu 22 milyar dolar. 2019’da tüm dünyada sanat piyasayı 65 milyar dolar. Kripto paralar işlev kazandı, sanat buna vesile oldu. Borsaların iş modelleri yapışıyla da gelişti. Genç insanlar için çok yanlış algı yaratılıyor. 2. kez eser satabilen yaratıcıların oranı yüzde 2. Herkes eserini satsa da Eylül 2021 itibariyle de dünyadaki cüzdanların yüzde 80’i NFT tutuyor.” dedi.

Bayık, “Clean-NFT tarafı oldukça önemli bu alanda olmak isteyen insanların iyi bir seçim yapası gerekiyor.” dedi. NFT olarak her şeyi mint etmekten ziyade sadece bir görsel gibi sunulacağı sürdürülebilir bir projeden bahsetti.

Sönmez ise sürdürülebilirlik için yasanın öneminin altını çizdi. Sönmez’e göre ihtilaf çıkacak mahkemeye yansıyacak:

“Çoğu kez sanat dünyasında bu konular mahkemeye yansımaz. İhtarname üzerinden ilerler. Amerika’da da böyle, burada da böyle. Örneğin bir sanatçı suç duyurusunda bulunuyor. Dolandırıcılar aynısını yaptı, diyor. Mesela Hermes bag lar davası gibi. Hermes’in avukatı bu olayda epey gündeme geldi. Sanatçıya “Benim NFT’im çalındı diyorsun, Hermes bag in bütün tasarım hakları bizde ve yazılı izin almadınız,” diyor. “Kullanım hakkı sende değil, Hermes bag kullanamazsın” diyor. Bu olayın çözümünde kendi aralarında çözüme gittiler ki mahkeme bunu bekler. Maliyet ne, yarar ne? Soracağımız ilk soru bu olmalı ve en büyük maliyet zamandır. Emsal karar çıkarmak niyetinde değilseniz başka türlü emsal çıkaramazsınız. Kendi eseriniz olması, yüzde yüz sizde bulunması, sertifikasyon olması, fotoğrafta bunlar var. 6 adet üretildiyse bir eser, ondan başka yoktur. 7’si, 8’i olmaz. Bu NFT için de geçerli. Kolaylaştırıcı kısmı ise sizi korumaktır. Akıllı sözleşme bunu çözebilir. Sanatla ilgili olan kısımda galeri ile nasıl bir sözleşme yapıldığına dikkat edilebilir. Bunlar sanatçıyı güçlendirecek kısımlar olur. Böylece alan açmış olursunuz. Şu an kanun el vermiyorsa elinizde kanıt olur ve bunu güçlendirmiş olursunuz. Sözleşmenizde böylece bir aşamayı geçmiş olursunuz. Süresini, sertifikasyonunu bir nevi tamamlamış olursunuz.”

Sönmez, NFT’nin legal mi değil mi olduğu konusuna değinirken önemli bir noktaya parmak bastı. Peki, devlet yasanın üzerinde neden yıllarca duruyor?

“Alanın çok fazla boyutu var. Biri de vergi. Devlet nihayetinde vergi isteyecek. “Kâr vergisi” olacak adı da. Devlet de kendine diyor ki çok büyük bir para dönüyor, o zaman bende varım, diyor. Dolayısıyla bunu düzenlemek isteyecek. Hukuk çalışma grubu, kripto varlık tanımlama grubu, sektör temsilcisi, sivil toplum ve politika yapıcıları var. Bu kadar çok alanı ilgilendiren mevzuda kaç taslak var bunu düşünelim. Bu nedenle mahkemelere aks etmiş bir şey henüz yok. Kanun çıkmış değil, incelemeler devam ediyor. Legalize olmayı bekliyor.”

Moderatör Bayık ise bu noktada önemli bir soru soruyor: “Oldu ki bir galeri kapandı ve olası durum geldi NFT’ler içeride, galeride kaldı. Bu durumda ne yapacağız?”

Sönmez ise yanıtında uzaktan satış ve internet satışı konusunda temkinli davranmakta fayda olduğunu söyledi.

Artut ise “Geçmişten gelen bir alışkanlıkla bu reaksiyonu veriyoruz. Sunucuya yüklediğimizde bir şeyi kaybolur mu diye korkuyoruz. NFT’yi block zincire çekiyorlar.  O platform kaybolsa da NFT’ler asla kaybolmuyorlar. Ayrıca 4 kişi olarak bir araya gelinse 50 eserle sergi yapılabilir. Bunu da bazı -OpenSea gibi- sitelerde satabilir. Burada rant meselesi de var. Harcadığın enerjiye karşılık bir bedel ödüyorsun. Buradaki platformlar sizden alıp henüz daha satmamışken bunun parasını istiyor. OpenSea 300 milyon dolar gibi rakamlar kazanıyor ama sanatçının cebine pek bir şey girmiyor. Hukuki boyutunda kapital sahibi güç ve ezilen sanatçı modelini çok net aynı şekilde sağlamış oluyor.”

Ekranda gördüğünüz görsel NFT değil

Feride İkiz ise NFT’nin çok yeni teknolojiler olduğunu, mümkün mertebe bilgili ve temkinli olmamız gerektiğini söyledi. Sanat için sanat yapan platformların da var olduğunu söyleyip örnek olarak Tezos’ta bir grup sanatçıdan bahsetti. Sanatçılar arası değişim platformu olarak başlayıp NFT platformuna dönmüş. Bir kere hack edilmiş, düzelmiş. İkincide de hacklenmiş. Platformun sorumlusu ise, “sahibi kapatıp gitti,” gibi bir açıklama yapmış. Sonuç oalrak kominiteyi toplamışlar bir çözüm bulmak için. Discord da konuşacağız gibi çözüm yollarına gidilmiş. İkiz ise, ilgili kişiye mail atmış. Orada iş yapan sanatçıların çoğu bir DAO yazmış. O işin bir anayasası yazılıyor, oylama yapılıyor. Hatta, kodları açıp hatası var mı diye şeffaflık adına sunuluyor. İsmine logosuna karar veriliyor. Projede ağırlıklı olarak Latin sanatçılar yer alıyor. Yeni platformu böylece hayata geçiriyorlar.

Konuşmacılar, teknolojinin sanat tarihinde bir çağ başlattığı konusunda hemfikir. Konuşmada artık işini geleneksel sanat yöntemiyle satan bir sanatçının bile NFT belgeli olmayan bir işini almak ne kadar mantıklıdır? sorusu yöneltildi. “Bir video art ı flash disk le almak bitmiştir.” dendi. O işi ille de NFT yapsın diyerek, bu akıllı taleplere yönlendirmek, bu değişimi de bir taraftan yönlendiriyor olmak demek. Bir heykelin de NFT satışını görebileceğiz, ki halihazırda buna da başlanmadı değil, örnekleri de elimizde mevcut. Kâğıt parçasına imzalı eser satın almak bitti. Artık her şey cüzdanda saklanabiliyor. Sanatçının da kimliğini kontrol edebiliyoruz. Tanımadığınız işi de buradan alabiliyorsunuz ya da Picasso’nun onda birini de alabilirsiniz, bunun örnekleri de var. Bir insan evine kaç eser asabilir sonuçta, NFT buna da imkan açıyor dolayısıyla takip etmek gerek.

Selçuk Artut konuşmasının sonunda 2019’dan beri üzerinde çalıştığı Teknoljik Sanat Eserlerinin Korunması konusunda bir de kitap çıkarttığının müjdesini verdi. Haftaya da fiziksel olarak basılacak. NFT aslında bir sertifikasyon yani noterlik mevzusu ve asıl konu “blockchain teknolojisi”. Artut, “asıl devrim blockchain, asıl devrim burası, buradan neler doğacak buna bakmak lazım.” diyor NFT bunu çok popüler yapan nokta oldu. Artut’un da sanatçı olarak da eser sattığında çalışıp çalışmaması konusunda kültürel varlık olması konusunda kaygıları var. Çözüm noktası olarak blockchain önemli bir çözüm kaynağı olarak gözüküyor. 

Söyleşinin tamamını şuradan izleyebilirsiniz.

Esin Hamamcı

esin@nftify.com.tr

Önceki

XCOPY

Sonraki

Harvey Nichols, Hong Kong'da NFT Alanı Açtı

Related Posts
Total
1
Share