Hamza Kırbaş: “Yapıtlarımı birer soru olarak nitelendirebilirim”

Esin Hamamcı, Hamza Kırbaş ile dijital NFT sanatı hakkında konuştu.

Esin Hamamcı: Bugün söyleşimizi NFT’ler üzerine kuracağız ancak dilersen biraz senin sanata olan ilginle başlayalım. 2017 yılında Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Resim Bölümü’nden mezun oluyorsunuz. Haccettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyorsunuz. Sizi resme iten güç neydi?

Sanat ile tanışmam çok küçük yaşlarda başladı, aile mesleğimiz olan fotoğrafçılık ile başladım. İlk oyuncaklarım fotoğraf makineleri oldu. Aynı zamanda resimde yapardım. Tabi fotoğraf mesleğinde teknik olarak birçok deneyim elde etmiştim ve güzel sanatlar fakültesine başladığımda meslek olarak elde ettiğim deneyimleri plastik sanatlar eğitimi ile birleştirince bir adım önde başlamış oldum. Daha sonra lisans eğitimimin bir kısmını yurt dışında yaptım ve oradaki deneyimler de bakış açımı başka bir boyuta taşıdı.

Esin Hamamcı: Video enstalasyonu, ses enstalasyonu, heykel, veri görselleştirme, 3D animasyon gibi alanlarda pek çok çalışmanız oldu. Farklı alanlarda çalışmak farklı teknikler geliştirmek de demek aynı zamanda. Çalışmanızın başında tekniğin yapı fikri sizin için nasıl oluşuyor, hangi tekniği kullanacağınıza karar verdiren çıkış noktası nedir?

Bugün Türkiye’de güzel sanatlar fakültelerindeki bölümler birbirinden ayrıştırılmış olarak devam ediyor. Yurt dışı eğitimim esnasında okuduğum okulda böyle bir ayrımın olmadığını gördüm. Yani heykel, resim, grafik diye birbirinden ayrılmamıştı, her öğrenci istediği dersleri alabiliyordu. Bu süreçte interdisipliner çalışmaya başladım yani düşünceme hizmet edecek en iyi malzemeyi bulmaya çalıştım. Böyle bir bakış açısıyla üretimlerime devam ederken, düşünceme hizmet edecek yani düşüncemi somut bir hale getirecek olan malzeme kendiliğinden gelmeye başladı. Bu süreçte özellikle McLuhan’nın “Araç mesajdır” kavramından çok etkilendim. ‘’McLuhan “Araç mesajdır” diyerek şöyle der; “Bir medya (araç) bizim algımızı şekillendirir ve yeniden şekillendirir.” McLuhan‘a göre, aracın gerçek içeriği kendisidir. Araç insanın uzantısıdır. Bu uzantı, akla gelen her şeyi kapsar.’

Ayrıca üretimlerimi devam ederken özellikle sevgili hocam Seçkin Aydın’nın yönlendirmesiyle sosyoloji, antropoloji ve felsefi okumalar yaptım.  Zaman içerisinde meslek olarak yaptığım fotoğrafçılık, plastik sanatlar eğitimim, okumalarım ve araştırmacı kişiliğim bugünkü beni inşa etti. Bu süreçte özellikle yaptığım okumalarda şöyle bir tespitte bulundum, okuduğum bir sosyolog veya antropolog kendi kitabını yazarken kendi yaşadığı anı gözlemleyerek yazdı, peki ben bir sanatçı olarak neden kendi yaşadığım anı gözlemleyerek kendi imgelerimi oluşturmuyorum diye sorgulamaya başladım ve tanık olduğum bir olayı bir sosyolog gibi gözlemlemeye başladım.  

Esin Hamamcı: Eserlerinizi nasıl tanımlarsınız, hangi kavramlar ekseninde gelişiyor?

Yapıtlarımı birer soru olarak nitelendirebilirim. Çünkü bir yapıtın üretim süreci bilimsel bir süreç değildir yani bir çözüm üretmediğini düşünüyorum. Yapıtın izleyiciye bir çözüm değil de bir soru sorduğunu ve bu soruyu sorarken izleyiciye farklı bakış açılarından bakmalarını ve deneyimlemelerini hedefliyorum. Yapıtlarım genel olarak sosyo-politik, toplumsal, iletişim, göç gibi konular etrafında şekillenmektedir. Günlük yaşantımdan beslenip geçmiş, şimdi ve geleceği birbirine bağlayan imgelerin yeniden bir imge olarak ortaya çıkmalarını ve izleyiciyi bu yeni imgenin merkezine yerleştirmeyi hedefliyorum.

Esin Hamamcı: Peki NFT çalışmalarınız, tekniklerinize ne gibi farklılıklar ve kazanımlar kattı?

NFT sanat pratiğimde bir değişime neden olmadı. Çünkü uzun zamandır sanat pratiğimde dijital imgeler üzerine çalışıyordum. NFT olgusu tamamen bu dijitalin üzerine kurulduğunu düşünüyorum. Durum böyle olunca bir anda dijital yapıtlarım NFT platformlarında kendini göstermeye başladı. Tabi ki bir anda dijital yapıtlarımın küresel bir ağ içerisinde görünür olması sanatçı kimliğimi farklı bir boyuta taşıdı. Bununla birlikte maddi olarak yapıtlarımın bir karşılığını görünce diğer özellikle mekân odaklı yerleştirmelerimi hayata geçirmek ve uluslararası sergilerime gidebilmek için bir özgürlük kazandım.

Esin Hamamcı: NFT’nin şişirilen bir balon mu yoksa geleceğin üretimi mi olduğu konusu epeyce tartışılıyor. Sizce NFT kanalı sanatta nasıl bir gelecek vaat ediyor?

NFT, sanat tarihine çoktan girdi yani bugün çağdaş sanat dünyasınında bu mecrayı kendi içerisine aldığını görebiliyoruz. İlk etapta karşı çıkmalar olmasına rağmen bugün geldiğimiz noktada birçok sanat galerisi hatta şu anda Venedik Bienali’nde bile dijital NFT sergisi yapılıyor. NFT, belki de postmodernizmden sonra gelen bir akım olabilir. Fakat bir akım mı yoksa sadece sanat için bir kategori mi olacak, bunu bize zaman gösterecek. Bu durumu tıpkı Marcel Duchamp’ın pisuvarına benzetiyorum pisuvarın hazır bir nesne olarak sanat eseri olması çok tartışıldı fakat bügün baktığımızda çağdaş sanatın neredeyse pisuvardan başladığını görebiliyoruz. Tabi ki NFT olgusu yeni bir şey balon gibi şiştiğini de görüyoruz ama uzun vadede özellikle dijital sanatın biricikliğinin korunması açısından blokchain teknolojisi hayatımızda yerini alacaktır. Dünya tarihine baktığımızda da birçok olgu dijital teknolojilerin gelişmesinden etkilenmiştir, sanat da aynı şekilde bu sürecin bir parçasını oluşturmakta ve dijital teknolojilerle birlikte şekil değiştirmektedir.

Esin Hamamcı: BINANCE NFT’nin ilk 100 sanatçısından biri oldunuz, bunun sizin için anlamı nedir?

Tabi NFT’nin ilk olarak sosyal medyada konuşulmaya başlaması çok dikkatimi çekmişti çünkü bu süreç dijital sanatın üzerine kurulan bir sistemdi ve dijital çalışan bir sanatçı olarak bir süre anlamaya ve araştırmaya başladım. Çok kısa bir sürede merkeziyetsiz bir sisteme sahip olduğunu özellikle sanatçı ve koleksiyonerin direkt olarak buluştuğu bir yapıya sahip olduğunu öğrendim. Birkaç farklı platforma birkaç yapıtımı mint ettikten sonra Binance’nin Twitter hesabından bir mesaj aldım. Binance NFT platformu kurduklarını ve dünyadan 100 sanatçı seçeceklerini söylediler. Benim de bu 100 sanatçı arasından Türkiye’den seçilecek 5 sanatçıdan biri olarak platformda yer almamı istediler. Bu durumun benim sanat hayatım için iyi bir fırsat olacağını düşündüm. Çok kısa bir sürede binlerce edisyon dijital NFT yapıtım ve dünyanın her yerinden koleksiyonerlere ulaştı. Yapıtlarımın çok kısa bir sürede küresel bir ağın içerisinde yer alması ile birlikte birçok farklı kurum ve kişiler ile büyük bir ağ oluşturmamı sağladı.

Esin Hamamcı: Sizin bu alanda, NFT kapsamında yaptığınız işler nelerdir, bahsetmek ister misiniz? Dijital dünyada eserini ölümsüzleştirmenin sizde karşılığı nedir?

NFT olarak bir yapıt üretmedim çünkü fiziksel olarak varlığını sürdüren ulusal ve uluslararası birçok platformda yapıtlarımı sergilemiş ve ödüller almış biriyim. Bu süreçte kendi pratiğimi olduğu gibi devam ettirdim. NFT olabilecek dijital yapıtlarımı birçok platformda gösterdim, bu yapıtlarım genel olarak 3D animasyonlardan oluşuyor. Birçok farklı dijital program kullanarak ürettiğim yapıtlarım, günlük hayatımızda gördüğümüz farklı imgelerin farklı konular çerçevesinde yeniden yorumlanmasıyla, bir oyun metaforuna dönüştürülmesiyle ortaya çıktılar. Tabi ki yapıtlarımın dünyanın birçok farklı yerinden insana ulaşması beni motive etti. Yani fiziksel olarak bir sanat galerisinde koleksiyonere ulaşan bir yapıt ile yapıtın NFT olarak ulaşması arasında bir fark olmadığını düşünüyorum çünkü dijital yapıtların sergilenmesi ve gösterilmesi için teknolojide birçok adımlar atıldı.

Esin Hamamcı: Bu kapsamda, Akaretler ArtWeeks’in 6. edisyonunda Carny.io’nun sergisinde sizin de NFT olarak bir eseriniz yer aldı: “Pinokyo Sendromu”. Halil Altındere ile ortak çalışmanız olan bu eserde cinsiyetsiz, burnu pinokyo gibi uzamış figürler dikkat çekiyor. Burada “pinokyo”luğun neye denk düştüğünden bahsetmek ister misiniz?

Evet, Carny.io’nun Akaretler ArtWeeks’de NFT sergisi yapıldı ve bu sergide birçok dijital üretim yapan sanatçılar yer aldı. Bu sergide 2022’de başladığım ve devam eden “Pinokyo Sendromu” serisinden bir yapıt yer aldı. Bu seride pinokyo imgesinin toplum içerisindeki yerini ve konumunu sorgulamak istiyorum. Aynı şekilde cinsiyetsiz bir karakterin yer alması tamamen sorgulamaya yönelik “Bu pinokyo kim acaba? Ben miyim? Siz misiniz? Biz miyiz? ” soruları çerçevesinde şekilleniyor. Ayrıca sergide yer alan Halil Altındere iş birliğinde yaptığımız iki yapıt daha yer aldı.

Esin Hamamcı: Müze Gazhane’de başlayan NFT sergisi “Paralaks”ın sanatçıları arasında siz de varsınız. Buradaki çalışmalarınızdan bahsetmek ister misiniz? Paralaks’taki serginizi hangi kavram üzerine kurdunuz?

Evet Derya Yücel küratörlüğünde gerçekleşen dijital bir NFT sergisi Müze Gazhane’de devam ediyor. Bu sergide dijital sanatta uzun zamandır üretim yapan sanatçılar yer alıyor. ‘’PARALAKS’’ kavramı çerçevesinde şekillenen sergide yer alan, halihazırda devam eden “Pinokyo” serisinden bir yapıtım yer alıyor. Yine aynı bağlam doğrultusunda ele aldığım pinokyo imgesi, burada, mekân ve bakış açısını da içerisinde barındırıyor. Paralaks kavramının anlamından yola çıkarak izleyicinin bakış açısına odaklanmaktayım.

Esin Hamamcı: Türkiye’de NFT alnında iyi gidişatlar ve eksikler arasında neler gözünüze çarpıyor? Türkiye NFT’ye sizce ne kadar açık kapı bırakıyor?

Türkiye’de şu an için NFT konusunda iyi bir gidişatın olduğunu düşünüyorum. Tabi ki olumsuz bakış açıları da var. Fakat uzun vadede tam olarak yerini bulacağını düşünüyorum. Sadece gözüme çarpan şöyle bir şey var, dijital sanat yapıtı ve dijital tasarım arasındaki farklar. Bu durum şu an tüm dünya için geçerli hala tartışılan bir şey. Bana sorarsanız dijital teknik bir sanat yapıtı değildir, dijital teknik sanat yapıtı için sadece bir araçtır.  

esin@nftify.com.tr

Önceki

pplpleasr (Emily Yang)

Sonraki

Hackatao

Related Posts
Devamını Oku

Kreatif Dünyada Bir Mimar: Ceren Arslan

Esin Hamamcı, dijital sanatçı ve Kelly Wearstler Stüdyosu'nda konsept tasarımcısı olan, Archdaily Görselleştirme Ödülü'nü kazanan mimari tasarımcı Ceren Arslan ile konuştu.
Devamını Oku

Metaverse, Queer ve Dijital Kültür Üzerine Diyaloglar

İlker Cihan Biner, Atakan Yorulmaz ile toplumsal cinsiyet ile avatarlar arasındaki ilişkilerden Antik Yunan'dan bugüne teknolojik bakışları etkileyen meseleleri odağına alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Devamını Oku

Benlik Tasarımı, Dijital Sanatın Etkileri

İlker Cihan Biner, bu ay köşesine Süleyman Yılmaz'ı konuk ediyor. Kendisiyle dijital sanatın getirdikleri, malzeme ve estetik ilişkisi, dijital sanatın seyri, sanat tarihi ile NFT ilişkisi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Total
0
Share